Son yıllarda İzmir’e olan ilgide her düzeyde önemli ölçüde artış var. Çeşitli araştırmalar ve TUİK verileri bu gözlemi rakamlarla da doğruluyor.
İstanbul’dan başka bir şehre taşınanların yüzde 12’si İzmir’i tercih ediyor. Ankara’nın taşınma verileri analiz edildiğinde şehir değiştirerek taşınanların yüzde 9’u İzmir’e geliyor.
Yaşar Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serpil Kahraman’ın araştırma sonuçları da benzer verileri içeriyor. Araştırmaya göre İstanbul artık göç veren bir kent haline geldi. Ancak İzmir’e göç edenlerin sayısı ise her geçen yıl artıyor. Üstelik İzmir’e göçün büyük bölümü de İstanbul’dan. İzmir’e İstanbul’dan göç edenlerin sayısı 17 bin. 2010 yılında İstanbul’dan İzmir’e göç edenlerin oranı yüzde 5 iken, bugün yüzde 17’e yükseldi.
Merkezini İzmir’e taşıyan ya da taşımayız planlayan şirket sayısından da önemli ölçüde artış var.
***
Bu ilgi İzmir’de kent değerleri anlamında büyük bir erozyon yaşanacağı endişesini de beraberinde getirdi.
Aslında endişelenenler hiç haksız değil. Son yıllarda İzmir’in geleceği ile ilgili verilen kararlara bakınca ne yazık ki bu açıkça anlaşılıyor.
İzmir’de bu anlamda son bir yılda neler oldu bir bakalım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2 yıl önce İzmir ve Manisa için 1/100 binlik imar planlarını yaptı.
Söz konusu planlarda, İzmir’de 1400 hektar alanın imara açıldığı ortaya çıktı. Çeşme ve Alaçatı’nın da aralarında bulunduğu pek çok ilçede Birinci Derece Sit, yeşil alan, ağaçlandırılacak alan ya da tarım alanları imara açıldı.
Çeşme’de getirilen Çevre Düzeni Planı kullanım kararları 09.08.2011 tarih ve 6216 sayılı koruma kurulu kararı ile tespit edilen Doğal Sit Alanı kararları ile tamamen çelişiyor. Çeşme’de Birinci Derece Doğal Sit kapsamında olan 62 hektar alan imara açılarak turizm tercihli konut alanı yapıldı. Benzer şekilde Çeşme ve Alaçatı’da yeşil ve ağaçlandırılacak alanda kalan toplam 168 hektar alan da imara açıldı. Çeşme Musallah Mahallesi’nde “Ağaçlandırılacak Alan”, Reisdere Mahallesi’nde “Kentsel ve Bölgesel Yeşil Alan”, Ilıca Mahallesi’nde “Makilik – Fundalık Alan” olan 90 hektarlık bölge yapılaşmaya açıldı. Alaçatı Mahallesi’nin Batısı’nda kalan 93 hektar alana da yine aynı şekilde imar izni verildi.
***
Bunlar sadece birkaç örnek. Son haftalarda Kent merkezinde yaşanan gökdelen krizi de bu durumun yansımalarından biri.
Gökdelen planları ile ilgili Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Söyer’in müdahaleleri ile iptal sürecine girdi.
Bu konuda dün ilk somut adım atıldı. Konak Belediye Meclisi’nde konu gündeme geldi ve yeniden değerlendirilmek üzere Mimari Estetik Komisyonu’na gönderilmesi kararı verildi.
Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, kentin merkezinin her isteyenin istediği gibi işler yapacağı bir yer olmadığını belirterek, “İzmir’i İstanbul yapmayacağız. Vatandaş bizi kentin değerlerine sahip çıkmamız için göreve getirdi. Biz yatırımcılara karşı değiliz. Ama herkesin kentin kurallarına, imar planlarına ve yönetmeliklerine uymaları gerekir. Bu konuda bilimsel meslek odalarımızla aynı düşüncelerle kentimize sahip çıkıyoruz” dedi.
***
Bu toplantıda İzmir için çok önemli tarihi bir karar daha alındı. Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, bundan böyle Mimari Estetik Komisyona kentin bilimsel meslek odalarının da davet edileceğini açıkladı. Şehir Plancıları, Mimarlar, Peyzaj Mimarları ve İnşaat Mühendisleri Odası bu kurula katılacak ve kararlar onların görüşleri doğrultusunda alınacak.
Artık bu tür tartışmaların yaşanmaması açısından örnek ve belki de çok geç kalmış bir karar.
Karar verici mekanizmalar daha işin başında, bilimsel meslek odaları ile birlikte çalışıp onların görüşlerini dikkate alırsa uzun tartışmalarla zaman boşa harcanmamış olur.
Kordon Viyadükleri gibi, Basmane Çukuru gibi kentin merkezinde ucube görüntüler de bundan sonra yaşanmaz.
Dahası ve en önemlisi “İzmir’i birileri ham mı yapıyor?” endişesi önemli ölçüde ortadan kalkar.