İzmirli 11 yıldır 100 ton
nükleer atıkla yaşıyor
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun(TAEK) 2007 yılında yayınladığı raporla Gaziemir’de Akçay Caddesi üzerindeki bir fabrikanın çevresinde radyasyonlu atıkların gömülü olduğu bir alan tespit edildi.
Fabrikada ‘radyoaktif kaynak’ olduğu ve bu malzemelerin Türkiye’de bulunmadığı belirtildi.
Radyasyonun ‘Europium 152’ adı verilen bir malzemeden bulaşmış olabileceği, bu malzemenin de nükleer santrallerde kullanıldığı ve Türkiye’ye getirilmesinin de yasak olduğu ifade edildi.
Tehlikeli atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin edildi. Toprak altına gömülen miktarı ise kimse bilmiyordu.
***
Konuyla ilgili Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay hazırladıkları raporu açıkladı. Söz konusu rapor ana hatlarıyla şöyle:
Nükleer atıklar ile ilgili 11 yıllık süreçte gelebildiğimiz noktada ne yazık ki İzmir Halkı nükleer atıklarla birlikte yaşamaya devam ediyor.
Ülkemize girişi yasak olan ve kaçak yollarla giriş yapmış olan nükleer atıklarla ilgili 2007 yılından bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmadı.
Öte yandan 10 Ağustos 2017 tarihinde ÇED olumlu belgesi verildiği halde Gaziemir’deki Radyoaktif bulaşıklı atıkların ayrıştırılması ve bertarafı projesi bir türlü başlamadı.
Fabrika sahasında bulunan tehlikeli atıklar ve radyoaktif atıklar ile Bölge Halkı ve İzmirliler yıllardır yaşamaya devam ediyor.
Toprağa gömülü haldeki atıklarla ilgili olarak; arazinin temizlenmesi sürecinde de ÇED olumlu raporu verildi.
Ancak süreç içerisinde arazinin etrafının tel örgü ile çevrilmesi dışında yapılan hiçbir çalışma olmadı.
Kaldı ki şu anda radyoaktif atıkların bulunduğu yer; tel örgülerin parçalandığı, giriş çıkış kontrolünün olmadığı çocukların oyun alanı olarak kullanılan bir alan.
***
Geçen hafta içerisinde Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Enver Yaser Küçükgül tarafından alanda yapılan inceleme ve ölçümler kamuoyu ile paylaşıldı Ölçüm değerleri limit değerlerin 219 kat üzerinde radyasyon olduğunu gösteriyor.
Gaziemir’de bu atıkların temizlenmesi adına hiç bir çalışma yapılmadı. Çalışma yapılmadığı gibi alanını güvenliğinin sağlanması konusunda da yeterli tedbir alınmadı.
Nükleer atığa karşı alınan önlemin alanın etrafının tel örgü ile çevrilmesi olarak değerlendirildiğini görüyoruz. Bu tel örgülerin de belli bölgelerde parçalandığını, alana gittiğimizde rahatça girip çıkılabildiğini tespit ettik.
Atıklarımızı mevzuatlarımıza uygun olarak bertaraf etmekle yükümlü olan lisanslı ve denetim altındaki tesislerde bile bu süreci yaşıyorsak; atıklarımızı doğru yönettiğimizi söylemek mümkün değil.
Bizler bu süreci ciddiyetle takip etmeye devam ediyoruz. Ancak; kentimizin ortasında yıllardır bulunan atıkların ivedilikle bilimsel ve teknik olarak uygun yöntemlerle bertaraf edilmesi gerekmektedir.
Konu ile ilgili olarak hazırlanan raporlar ve yapılan çalışmaların bilim insanları, meslek odaları, kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılması zorunluluğu bulunmaktadır.
***
İzmir ve radyasyonlu atık kelimelerinin bile yan yana gelmesi vahim bir durum.
11 yıldır İzmirlilerin en az 100 ton nükleer atıkla başbaşa bırakılması ise tam anlamıyla trajedi.