Kurtlar puslu havayı sever… Siyaset de öyle, puslu havadan besleniyor. Yerel seçimler öncesinde değişimden yana tavır koyan ve yeni bir genel başkan seçen CHP, aday belirleme çalışmalarıyla seçmeni üzüyor, kararsızlığa itiyor.
En çok da, en büyük destekçisi İzmirli seçmeni…
Bu da, CHP’nin hata yapmasını pusuda bekleyen AKP’nin değirmenine su taşıyor.
Adaylarını, “Anketle seçeceğiz”, “Seçmene soracağız”, “Mevcut başkanlar CHP’nin oylarını artırmadıysa, aday olamayacak” gibi kriterlerle belirlemeyi amaçlayan CHP yönetimi, o kadar geniş çaplı tartışma boyutu yarattı ki, şimdiden mevcut isimleri dahi yıprattı.
Geçmişte de böyle olmuştu, hatırlayın.
Halkçı Parti İzmir’de başkan adayı tartışmalarını yaşarken, vatandaş usanmış, ANAP’ın adayı Burhan Özfatura’yı yerel seçimde başkan seçmişti.
Bir partinin en büyük hatası, seçmenin sabrını taşırmasıdır.
İşin bir boyutu bu, bir başkası da var.
İzmir aday bolluğu yaşarken, Manisa’da hiç adaylık başvurusunun olmaması şaşırttı, ya da aday çıkartılmaması, bu size de garip gelmiyor mu?
Demek ki bazı yerlerde anket kaosu değil de tek adamcılık devreye giriyor.
***
Görüyorsunuz AKP adaylarını sır gibi saklıyor, önce CHP’nin belirlemesini bekliyor. İstiyor ki, konuşulsun, yıpratılsın.
Zira onlar adaylarını çoktan belirledi ama bekliyor.. Bunun bir nedeni var.
Bence CHP yönetimi en büyük hatasını, bu konuda demokratik davranmamakla yaptı, üç büyük şehrin adaylarını açıkladı, diğerlerinde de soru işareti yarattı.
Kucağında yeni bir gerilim buldu.
Bu şehirler arasında İzmir de var.
Ki İzmir, CHP’nin başkentidir her zaman… Çeyrek yüzyıl boyun eğmedi iktidara… Göstermelik de olsa oy vermedi. Ancak bu güzel şehrin insanları hiç bunun ödülünü göremedi. Her zaman geri plana itilip İstanbul’a kurban edildi İzmir…
Bir lider şehir, ayak oyunlarıyla pasifize edildi. “Çantada keklik” imajı yaratıldı.
İşte bu yüzden ithal adaya hep karşı olmuştur İzmir’in CHP’li seçmeni… Genel seçimde CHP’nin oylarının azalması bunun en önemli nedeni…
Getirirsen, İzmir dışından adayları birinci sıradan koyarsan listeye, sonucu bu olur.
İzmir’de oy azalması varsa, mevcut başkan bundan sorumlu tutulamaz.
İşte bu yüzden “benim istediğim kişi İzmir’den aday olacak” dayatması, işe yaramaz. Sonuç hüsran olur.
Üstelik İzmir’in kırsal kesimlerinde hala güçlü bir Kemal Kılıçdaroğlu taraftarlığı hüküm sürerken…
Artık hata yapmayın.
***
Oysa İzmir’in bir başkanı var… Hem başarılı hem de üretken…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer lider kimliğiyle öne çıkıp görev süresi boyunca, politik tartışmalardan uzak durdu, görev yaptığı şehrin geleceği için projeler üretti.
CHP örgütüne güç verdi. Uzlaşmacı tavrıyla İzmirlilerin güvenini kazandı.
Yıllardan beri siyasi açıdan ihmal edilen bir şehri ayağa kaldırmak, Avrupa’ya açılmasını sağlamak için “marka kent” kimliğini güçlendirmekle işe başladı.
İzmir’in en çalışkan başkanlarından Aziz Kocaoğlu’ndan aldığı bayrağı zirveye dikti, sorumluluk aldı.
İktidardan beklenenden az destek alan İzmir’e yeni kaynaklar yaratmak amacıyla, güçlü iletişim yeteneğiyle yeni kapılar açtı. Avrupalı’nın İzmir’i daha yakından tanımasına olanak sağladı. “Fuarlar Şehri” olarak tanınan ancak bu ünvanını yıllar önce yitiren İzmir’i yeniden dünyanın geniş fuarlar ağına kattı. Hemen her sektörde fuar günleri, İzmir’e yeni bir sinerji getirdi.
Bir şehir, başkanından ne bekliyorsa, karşılığını buldu.
İktidar “para yok” dedi, o gitti dış kaynak buldu. İzmir’in kendi kendine yetmesine olanak sağladı.
Bu çalışmalar CHP’nin oylarını artırdı. Bu öyle bir süreç ki, bugün CHP’de aday adayı rekoru kırılıyorsa, bu güler yüzlü, şeffaf yönetim modelinin eseridir.
Söz verilen 165 projeden 147’sini tamamlamanın sonucudur.
Tunç Soyer, vatandaşla empati yapan, çözüm üreten bir başkan oldu.
Depremde de dimdik ayaktaydı, pandemide de… Hiç yılgınlığa düşmedi.
Tarımda yeni bir yol açtı, köylüyle, üreticiyle işbirliği süreci başlattı, süt fabrikası kurdu, İzmir’i sakin şehirlerin başkenti yaptı.
Bu yüzden üreticinin yanında oldu her zaman…
Görev süresi boyunca yaşanan felaketlerde vatandaşının yanında oldu, “iyilikle” çabaladı, bıkmadan usanmadan yeni yollar açtı, moral verdi.
Bununla da yetinmedi, ülkesini yeni ufuklara götürdü. Art arda yaşanan deprem felaketlerinden sonra, konusu deprem olan çalıştay yaptı İzmir’de…
Büyük bir organizasyondu.
Yurt içi ve yurt dışından uzmanları davet etti, deprem bilincinin oluşmasına katkı sağladı.
İstanbul ve Ankara’nın başkanlarının siyasi beklentiler peşine düştüğü günlerde, o halkı toplumsal bilinç yolculuğuna çıkardı.
9 Eylül’ün 100. Yılı kutlamalarında çıktı, Nutuk’tan Atatürk’ün Osmanlı’nın son sultanı Vahdettin için yazdıklarını okudu. Başına gelmeyen kalmadı. Hakkında soruşturma açıldı.
Bu süreç sahte Atatürkçülerin maskesini indirdi.
Ne yazık ki CHP de, genel seçim havasındaydı, başkanına sahip çıkamadı. Hatta ortağı İYİ Parti lideri Akşener’in Soyer’i eleştirmesine göz yumdu.
***
Soyer’in “lider yönetici” kimliğiyle öne çıkan çalışmaları ses getirdi her zaman, üstelik sıradan belediye hizmetlerini de aksatmadan…
Bu, yüzyıllarca Avrupa’ya açılan kapı olan İzmir’e yakışan bir bakış açısıydı.
Avrupa’da belediyeler birliği meclis başkanlığına seçilmesi bu çabaların sonucudur. İzmir’i önümüzdeki dönemde neler beklediğini bir düşünün…
Tunç Soyer İzmir için şanstır. Bence bir 5 yıl daha bu kenti geleceğe taşıyacak lider kimliğidir.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Aralık ayı olağan toplantısında, İZSU ve İZBAN için dev borçlanma talebine oy birliğiyle onay vermesi, Başkan’a güven duyulmasının bir sonucu değilse nedir?.
Soyer’in yapamadıkları var mıdır, vardır, aldanışları da… İşte bunun için yapamadıklarını da kitap haline getirdi, vatandaşla paylaştı.
Bu Türkiye’de bir ilktir.
Sonuç olarak şunu söylemek isterim, İzmir artık sıradan, kendisinden bir takım ‘beklenti’ler olan değil, bağımsız, vizyon sahibi başkanı olsun istiyor.
İzmir, Tunç Soyer de bu vizyonu yakaladı, bırakmak istemez.