Jersey bir İngiliz sığır ırkı. Bu ırk 1789 yılından 2008 yılına kadar, yüz iki yılı aşkın bir süredir dış etkilerden tecrit edilmiş. 1789 öncesinde inekler Jersey adasındaki ada içi evlilikler için çeyiz olarak verilirmiş.
Sütü bakımından eşsiz olan Jersey, başka yönlerden de üstünlüğü olan bir ırk. Tüm iklim koşullarında yetiştirilebiliyorlar. Kolay adapte oluyorlar. Döl verimi iyi olan Jerseyler sürelerde uzun süre kalıyorlar. Hatta ömür boyu süt verimi ile birçok ırkı geride bırakıyorlar…
Ortalama yıllık süt verimleri 5-6 bin kilo olan Jerseyin sütü ortalama yüzde 4.9 yağ, 3,8 protein içerirken örneğin holştayn sütü 3,7 yağ, 3,2 proteine sahip. Bu da normal, bilinen klasik süt tanımından protein olarak yüzde18, yağ olarak yüzde 25, kalsiyum olarak da yüzde 20-25 daha fazla değerlere sahip olduğunu gösteriyor.
Bunları neden yazıyorum. Son günlerde marketlerde veya şarküterilerde baya yüksek fiyata Jersey sütü satıyorlar. Buralara öyle reklamlar koyuyorlar ki, tüketiciler farklı bir algıya sahip olup değerinin üzerindeki bir fiyattan bu sütleri satın alıyorlar.
Jersey sütünün diğer sütlere göre daha fazla yağ, protein ve kalsiyum içermesi onun daha pahalıya satılmasını zaten gerektiriyor. Hatta ırk ve süt özellikleri nedeniyle Türkiye’de jersey yatırımları desteklenmeli de bence.
Ancak unutmamalı ki çok yağlı, çok proteinli süt demek sağlıklı süt demek değil. Çok protein ve yağ beslenme açısından önemliyken, sağlık açısından içerdikleri mikro besin ögeleri daha öne çıkıyorlar.
Mikro besin ögelerini miktarında besleme sistemleri son derece etkili. Yani hangi hayvan olursa olsun, “hayvan mütemadiyen ahırda hazır yemle lokanta usulü mü besleniyor, merada mı otluyor ya da organik yöntemlerle mi besleniyor?” buna bakmak gerekiyor.
Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi önemli olan mikro besin ögeleri. Yani süt yağında ne miktarda Omega 3, Omega 6 yağ asitleri ile A, E, D vitaminleri, antioksidan özellikteki tokoferoller ve konjuge linoleik asitlerin bulunduğu önemli.
Yapılan çalışmalarda organik yöntemlerle beslenen hayvanların sütlerinin Omega 3 yağ asidi, vakkinik asit, konjuge linoleik asit ve tokoferoller açısından ahırda beslenenlerin sütüne göre oldukça zengin olduğu ortaya konmuş. Yine merada beslenen hayvanların sütündeki Omega 3 yağ asitleri, konjuge linoleik asit ve E vitamini miktarları ahırda beslenenlere göre oldukça yüksek çıkmış.
Bu sayılan yağ asitleri insanların bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine, insanların hastalıklara yakalanmamalarına, hastalıklara geç yakalanmalarına ve güçlü bağışıklık sistemiyle kovid-19’a karşı daha dirençli olmaya neden oluyorlar.
Evet jersey sütü çok değerli ancak ırktan ziyade hayvanların nasıl beslendiği daha önemli.
Prof. Dr. Harun Raşit uysal
Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi
harunrasituysal@gmail.com