Netflix’in bugüne dek en çok izlenmiş yapımı olan “The Squid Game” tüm dünyada görselliği, konusu ve en çok alt metinleriyle ilgi çekiyor. Toplamda, ilk 28 günde 142 milyon olan izleyici sayısının katlanacağını, hatta ikinci sezona göz kırpan finaliyle de yeni sezonunun da rekorlar kıracağını ön görmek mümkün. Diziye sosyolojik ve sinematografik olarak bakıldığında ortaya yoğun bir malzeme çıkıyor. Her şeyden önce Güney Kore sinemasının vazgeçilmez unsuru olan şiddet abartılı bir görsellik içinde olmasa da, oldukça fazla var. Çocuk oyunlarının masumiyeti içine şiddetin yerleştirilmiş olması, birkaç bölüm sonrası izleyiciyi şartlandırıyor. İçsel tepki azalıyor…
Dizinin tüm dünyada neden bu kadar sevildiğini pandemi süresince ortaya çıkan karanlık tabloyla açıklamak mümkün. Dizinin yaratıcısı Hwank Donk-hyuk 2009’da bitirdiği senaryosunu bir türlü yapımcı şirketlere kabul ettiremiyor. Şiddetin abartılı, hikayesi inandırıcı bulunmuyor. Son 10 yılda Güney Kore’de zengin ve fakir arasında açılan makas, pandemi döneminde daha da açılınca, senaryo bir anda inandırıcı olmuş. 2019’da Netflix diziyi Kore pazarını göz önüne alarak satın alıyor. “Six Round” olan orijinal adı Koreli çocukların çok sevdiği “Kalamar Oyunu” olarak değiştiriliyor. Dünyanın ekonomik güç olarak 11. sırasında yer alan ülke, sanayi devrimini 40 yıl gibi rekor kısa bir sürede gerçekleştirmiş olsa da, kişi başına gelir 22 bin dolar olsa bile gelir dağılımındaki eşitsizliği ortadan kaldıramamış. 2020’de yapılan bir anket sonucuna göre, halkın %85’i sistemin varlıklı aileleri koruduğunu düşünüyor. “Parasite” filmi Oscar kazanırken sınıflar arasında gittikçe açılan bu gelir eşitsizliğini konu etmişti.
Dizide ana karakterler bilinçli bir şekilde farklı sınıflardan seçilmiş. Kumar bağımlısı sürekli annesini madden söğüşleyen Gi-Hun, Pakistanlı Ali işsiz bir göçmen, üniversiteyi birincilikle bitirmiş olsa da kaybeden sınıfında Cho Sang-woo, Kuzey Kore’den kaçmış yankesici sessiz genç kız, tıbbi hata yapmış bir doktor ve bir gangster. Dışardaki hayatlarında artık umutları kalmamış insanlar. Hayatları pahasına oynadıkları oyundan kazanacakları parayla yeni bir hayatın hayali içindeler.
Renkli setler ve kostümler tam bir fantezi dünyasını yansıtıyor. Nane yeşili ve pembe renk 70’li yıllarda Kore okullarında çok kullanılan bir renk teması olmuş. Labirent tarzı merdivenler oyun alanı ve yatakhaneler arasındaki renkli geçişler, Esher resimlerinden esinlenilmiş. VIP salonlarının tasarımı ve takılan abartılı maskeler ise sürrealizmin kullanıldığı abartılı, dekadan burjuva partilerinden gelme.
Sonuçta Toplumsal sınıf farklarının ortaya çıkardığı mutsuz, ezik birey panoramasının, aksiyon ve şiddetle yoğrulmuş bir yansıması olarak karşımıza çıkacak bir öykü var. İdare edenlerin ve kırmızı tulumlu maskeli tetikçilerin gerçek çehreleriyle gözükmediği bir nevi 1984 distopyası seyirciyi etkiliyor. Maskelerin üzerindeki üçgen, kare ve daire tulumluların sınıfını simgeliyor. Bir yanda çıkışı olmayan sıfırı tüketmiş bireylerin çırpınışları, diğer tarafta maskelerinin ardında her türlü sadistliği yapabilen bir idareci kesim. Yine de “oyunlarda herkesin eşit “olduğu değişmeyen sloganları. Gri alanları ret eden, iyi ve kötünün keskin çizgilerle ayrıldığı bir dünya çizilmiş. Abartılı şiddeti meşrulaştıran, bu konuda gidebileceği en son noktayı zorlayan bir durum hakim öyküye. Her an izleyiciyi ters köşe yapan sürprizlerin de olması gerilim dozunu yükseltiyor. Bir ana okulunu hatırlatacak renklerdeki mekanlar, kolayca anlaşılacak çocuk oyunlarının ölüm ve kalım arasında karar vermesi, temeldeki sosyal mesajı renkli ve basitçe anlatması seyirciyi bağlıyor. En önemlisi asla tempo düşmüyor ve her an bir sürpriz olabiliyor.
İnsanın çıkarları ve varoluşu için ne kadar acımasız ve vahşi olabileceğini gösterirken, son kertede hikayenin özü “para mutluluk getirmez” tümcesine gelip dayanıyor. 7. bölümde genç polis kardeşine ait ipucu ararken masada bulduğu iki kitaptan birisi felsefeci Lacan’ın “Arzu Teorisi” kitabıdır. Senaryo yazımında ana fikre Lacan’ın arzuyu tanımlama şeklinin büyük etki yaptığını düşünüyorum. Lacan, arzuyu varoluşumuzun tam merkezinde görerek insanın özü der ve temeldeki eksikle ilişkilendirir. İsteğin ötesinde eksik olan bir şeylerin dışa vurumu olarak görür. İnsanın ihtiyaçlarının ötesindeki bu arzu nesnesini yaşamı boyunca ne olduğunu, neyin onu temsil ettiğini bilemeyebileceğini söyler. Dizinin finalinde ortaya çıkan karakter gerçekleri de bu analize tam tamına uyuyor.
Netflix’in en iddialı yöresi Kuzey Amerika’da dizinin ilk sıraya oturması herkes için sürpriz oldu. 21,4 milyon dolara mal olan dizi Netflix’e 900 milyon dolar kazandırdı. Diğer dijital platformlar da dizi sektöründe artık Hollywood’un sınırları dışındaki orijinal yaratıcı modellerin daha karlı olduğunu kabul ediyor. Başta dizinin Güney Kore’de çok ilgi çekeceğini düşünerek küçük bir tanıtım bütçesiyle işe başlanmış. Fısıltı gazetesinin etkisi 15 gün içinde diziyi zirveye taşımış ve Netflix ekstra bütçe vererek promosyon kampanyasının sınırlarını genişletmiş. İlk bölümdeki robot bebek şu an dünyada en çok satan obje olmuş. Filmden yapılacak bir bilgisayar oyunu yolda. Serinin tüm akışı zaten bir PC oyunu havasında. Seçilen renkler, mekanlar, kıyafetler ve öykü akışı. Şiddet dozajı öldürmeli bilgisayar oyunlarındaki orana yakın. Dizide kullanılan kostümler sanal platformlarda yok satıyormuş..
Dr.Emin Yeğinboy