Bizim yaşlardakiler bilir, on beş tatildir sömestrin adı; karneler alınır, on beş günlük tatile çıkılırdı. Ocakta değil, şubattaydı, küçük ayda yani. O da bitti mi mart ve bahar, yaz geliyordu hani.
Çocukluğumdan hatırlarım, on beş tatilde evin önüne çamaşır kazanları kurulur, bahar temizliğine girişilirdi. Kış etkisini yitirmiş olur, bahar ce-e derdi.
Oysa şimdi, 2023’te bırakın kar yağışını, kışı, yağmur bile yok henüz. Yağış eksikliğinden kuraklık, açlık, kıtlık kapıda, barajlardaki doluluk oranı %30’ların altına düşmüş. Böyle bir mevsimdeyiz.
İki gün önce yavrularımız ara karnelerini aldılar, yoruldular da hani; 2 hafta dinlenecekler. Sabahın köründe, kör karanlıkta yollara koyularak (saat uygulamasında bu ısrar neden) yaya ya da servislerle okullarına aydınlanmaya(!) gittiler, dinlenmek hakları.
12 Eylül 2022’de başlayan Eğitim-Öğretim Yılı I. Döneminde 19 milyon öğrenci, yarıyıl tatilini yapmak üzere karnelerini aldı. Hangi yaş dönemi çocukları bunlar: 6 yaştan 17 yaşına kadar, ilköğretim (anaokulu, ilkokul, ortaokul) ortaöğretim (lise)
Bu eğitim-öğretim yılı 1. döneminden aklımızda kalan bazı sorunlar:
Sürdürülebilir olmayan eğitim politikaları (bakanlığın adının başında “milli” olmasına rağmen)
Eğitimde nitelikten hızla uzaklaşma, niceliğin öncelenmesi (üniversitelerde de dâhil)
Öğretmenlerin uzman öğretmenlik, başöğretmenlik sınav karmaşası,
Öğrencilerin tekli eğitime geçilememesinden kaynaklı sabahın köründe okul yolunu tutmaları,
Kalabalık sınıflar (kangrenleşmiş),
Öğrencilerin okulda ücretsiz beslenememeleri ( muhalefetin teklifi, Ak Parti ve MHP’nin oylarıyla reddedildi)
Zorunlu eğitimdeki devam takibi (minimini yavrularımız tarikatların kucağında),
Okullarda pedagojik formasyon eğitimi almayan cemaat mensuplarının öğrencileri hidayete erdirmeye çalışırken onların geleceklerini karartmaları…
Bu liste daha uzar, köşemize sığmaz; aklımıza geliverenler bunlar. Sorunların çözümleriyse bir başka yazının konusu. Peki hiç mi iyi bir şey yok? Var: 2. Dönemde bünyelerinde ana sınıfı bulunan okullarda ücretsiz beslenme uygulaması başlıyor.
Beslenme ciddi sorun. İnsanlar evinde sofrasına et koyamamakta, aç kalmamaya çalışmaktadırlar. Maalesef giderek katmerli yoksullaşmaktayız. 10 yıl önce kişi başına düşen milli gelir 12.500 dolarken günümüzde 10.000’in altına düştü, gelir adaletsizliği de cabası. Şahtık, şahbaz olduk.
Pazarlarlarda hayat pahalılığından dertlenen anne babaları, okul kantininden tost ayran alamayan öğrencileri haberleştiriyor kanallar. Derinleşen bir gelir adaletsizliğini gözümüze sokuyorlar. Anlayana…
Karnelerin alındığı gün bir yavrumuza karne hediyesi “et” aldı annesi. Yerin dibine girelim. Yere batsın insanlık, utansın sarayda yaşayanlar…
Muaviye’nin dişi deve örneği gibi iktidardakiler ne söylerse doğrudur diyen bir kemik kadro seçmen var, annesinden karne hediyesi olarak et alan yavrumuzun ve daha nicelerinin veballeri boynuna. O cahillerin ferasetine güvenenler Ay’a yol yapıldığına da inandırırlar, gökyüzünde uçaklarımıza da, yerli otomobilimize de… He bi’de ekonominin güllük gülistanlık olduğuna.
Sorgulamayan beyinler, okumayan bireyler, dogmalarla yön arayan bu güruhun özgüven patlamasının Mayıs’ta sona ermesi dileklerimizle.
Not: Kıymetini bilemedik Aysun Kayacı; ama Cengiz, sen de haklı çıktın.
———-
23.01.2023
Namık BUDAK
namikbudak@gmail.com