Akhisar ve Elazığ’da ard arda yaşadıklarımızdan sonra bir kez daha irkildik ve doğal olarak yeniden depremlerle yatıp depremlerle kalkmaya başladık. İzmirliler olarak haksız sayılmayız çünkü İzmir ve çevresi tam bir deprem bölgesi. Jeofizikçilerin söylemiyle “Muhteşem bir sismolojik alan”. Kayıtlar var. Tarih Boyunca da öyle olmuş
Doç. Dr. Melih Tınal Hoca’nın bu konuda detaylı bir makalesi var. Başlığı “19. Yüzyıl İzmir Depremleri” olsa da ilk yüzyıldan bu yana İzmir’de yaşanan depremlerden de bahsetmiş. Hadi bir göz atalım…
MS 17: Tarihçi Takitus İzmir, Efes, Aydın, Manisa, Alaşehir ve Sart’ta etkili olduğundan söz eder.
MS 178: Birçok insanın hayatını kaybettiği ve agora ile tiyatronun yıkıldığı kayıtlarda yer almış.
MS 253: Bergama ve çevresinde hasar yaratmış. Asklepion yıkılmış.
Tarihsel dökümanlarda 688, 1039 ve 1389 yıllarında yaşanan depremlerin de yıkıcı ve ölümlü depremler olduğundan söz ediliyor. Devam edelim…
23 Şubat 1653: 3 bin kişi hayatını kaybetmiş. Aydın ve Denizli’yi de içine alan geniş bir bölgede ağır hasara neden olmuş.
10 Temmuz 1688: Çok yıkıcı bir deprem. 20 bin kişi hayatını kaybetmiş. Kıyı bölgelerde topoğrafik kaymalara ve körfezde tsunamiye neden olmuş. İzmir’İn büyük kısmı yıkılmış, yıkılmayanları da yangın yok etmiş.
1739: Merkez üssü Foça olan bu depremde 1500 kişi hayatını kaybetmiş.
19 Yüzyıl depremlerine ait ilk kayıt 1801 yılındadır. Bu depremle ilgili olarak tüm camilerin tamire muhtaç hale geldiğinden söz edilmiş. 31 Ekim 1817, 15 Haziran 1828, 23 Şubat 1829 ve 19 Mayıs 1830 tarihlerinde yaşanan depremler de 1800’lü yılların ilk yarısında İzmir’de yıkıma sebep olan önemli sarsıntılar.
29 Temmuz 1880 tarihinde yaşanan deprem tüm batı basınında haber olarak yer almış. Fransız Le Monde İllustre dergisi Amerikan Chicago Daily Tribune ve İsviçre’de yayınlanan L’İmpartial gazeteleri bunlardan bir kaçıdır.
New York Times’da haber olan 1881 depremi ve ardından gelen 1883, 1886, 1890, 1895 ve 1899 depremleri 19. Yüzyılda İzmir’de yaşanan diğer önemli sarsıntılardır.
İzmir 20. Yüzyılda da depremsellik açısından ne kadar aktif bir bölgede yer aldığını hiç unutturmadı. Saat Kulemizin tepesini yıkan 31 Mart 1928 depremi, 23 Temmuz 1949 depremi ve yine Saat Kulesinin hasar gördüğü 1 Şubat 1974 depremi bunlardan sadece birkaç tanesidir.
Saymakla bitmeyecek…
İzmir böyle bir yer. Bu topraklar bizim kaderimiz.
Kentsel dönüşüm çok önemli bir adım. Ama kabul edelim bizim de zihinsel dönüşüme ihtiyacımız var. Ev alırken ya da inşa ederken “kartonpiyeri var mı” diye bakmak yerine zemin etüt raporuna ve statik hesaplara uygunluğuna bakmamız lazım.
Elazığ ve Malatya’da kaybettiklerimize rahmet olsun. Ama kalanlarımıza da akıl olsun.
Resim 1: 23 Temmuz 1880 depremine ait Le Monde İllustre Dergisinde yayınlanan Bornova ve Menemen görüntüleri
Resim 2: 31 Mart 1928 depreminde tepe kısmı yıkılan Konak Saat Kulesi.