Şehri sevmek için o şehri bilmek birinci kuraldır. Salgın var ama gerekli tedbirleri alarak
yarından tezi yok… Çıkın İzmir’in sokaklarına…
Bornova’da, cennet gibi bahçelere sahip muhteşem levanten köşklerinin önünden geçerken gördüğünüz güzelliklerin keyfine varın.
Buca’da özgürce uçarak çığlık çığlığa başınızın üzerinden geçen kuşların yemyeşil papağanlar olduğunu fark edin.
Alışveriş yapmasanız bile İzmirliler için Havra sokağını şöyle bir turlamak adeta bir ritüeldir. Yapın… Uzun, çok uzun yıllardır Abacıoğlu Han’da mumlu havyar satan amcanın sevimli dükkânını görün. Çakaloğlu Hanın tavanında İzmir’in kurtuluşunda yaşanılan büyük yangının kalan son izlerini görün. Yaşanan büyük acıları hatırlayın.
İşgal günlerinde birkaç sarhoş Yunan askerinin ezan okunuyor diye kurşun yağmuruna tuttuğu Basmane Çorakkapı Camisinin şerefesindeki halen duran kurşun izlerini fark edin.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım’ın mezar taşı önünde, Onun sonsuza dek Karşıyaka’nın kollarında uyuyacağını düşünün ve o gururu yaşayın.
Yüz yıldan uzun zamandır Alsancak’ta aynı sokakta aynı köşede sabırla işini yapmaya devam eden Zeynel Usta’nın tadına doyulmaz kumru ve gevreklerinin kokusunu hissedin.
Bayraklı Tepekule’de İzmir’in beş bin yıllık geçmişini gün ışığına çıkarmak için bir ömür boyu emek veren rahmetli Ekrem Akurgal Hoca’nın izlerini arayın.
İzmir’in tarihini 8500 yıl geriye taşıyan Yeşilova Höyüğünü de unutmayın. Denk gelirseniz Batı Anadolu’da yaşadığı tespit edilen en eski insanların yaşamlarını Kazı Başkanı Zafer Derin Hoca’dan dinleyin.
Bir zamanlar her gün üzerinden yüzlerce devenin geçtiği, İzmir’i Anadolu’ya bağlayan, kartpostallara konu olan Kervan Köprüsü bugün de sabırla İzmir’in yükünü çekmeye devam ediyor. Gidin görün. Teşekkür edin.
Eski mahallelerde kapı önü basamaklarında sohbet ederek akşam için ot ayıklayan teyzeleri görün…
Bakmayın, görün…
Evlerden dışarılara sızan yemek kokularını koklayın…
Okuldan gelip kendini sokağa dar atan çocukların arasına dalın…
Kocası mesaiden gelmeden önce temizliği bitirmeye çalışan ablaların telaşını seyredin…
Kırk, elli hatta yüz yıllık arşiv fotolarında kendinize ait bir şeyleri bulmak umudunu hissedin. Kendinizi bulamazsanız bir büyüğünüzü bulun, mantar tabancası ya da arap kızlı sakız aldığınız bakkalı bulun…
Kalbinizi açın yaşadığınız topraklara…
Tanıyın şehrinizi.
Emin olun, benim kadar siz de seveceksiniz İzmir’i.
Bu şehir hepimizi kendisine aşık edecek kadar güzel, o kadar koca gönüllü.