Türkiye Gazeteciler Sendikası dün Alsancak’ta “geçinemiyoruz” eylemi yaptı. Sendikanın İzmir Şube Başkanı Nil Kahramanoğlu öncülüğünde gazeteciler açlık sınırında çalışmak zorunda kaldıklarını haykırdı.
Eyleme katılanlar arasında Türkiye Gazeteciler Federasyonu onursal Genel Başkanı ve önceki dönem İzmir Milletvekili Atila Sertel ile eski İzmir Milletvekili Musa Çam da vardı.
Ayrıca gazetecilerin eylemine destek için başka sektörlerin sendika temsilcileri de oradaydı.
Ben de eyleme katılanlar arasındaydım.
Demiryol İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Hamdullah Giray, Gazeteciler ve CHP önceki dönem milletvekilleri arasında söyledikleri ilginçti.
Giray, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay işçi düşmanı çıktı. Metro A.Ş’ye atadığı Genel Müdür bizimle görüşmüyor. Mayıs ayından beri sakal bırakma eylemi yapıyoruz. Vatmanların tuvalet sorunu var. Onu bile görüşemiyoruz. Çalışanlar üzerinde büyük bir mobbing ve baskı var” dedi.
***
Açıkça söyleyeyim. Ben Tugay’ın asla işçi düşmanı falan olduğunu düşünmüyorum.
Zaten sosyal demokrat bir partiden işçi düşmanı birinin belediye başkanı olması eşyanın tabiatına aykırıdır.
Ama ortada çok ciddi bir sorun olduğu da görülüyor.
Tugay’ın bu olaydan haberi olduğunu bile sanmıyorum. Ama Metro A.Ş Genel Müdürü’nün çalışanlarla ve onların temsilcileriyle görüşmemesi ne demek?
İzmirlilere hizmet eden Metro ya da İZBAN çalışanlarının en insani ihtiyaçlarını bile karşılamamak ne demek?
Sendikanın İzmir Şube Başkanı onca gazetecinin içinde bağıra bağıra bunları söylüyorsa bu Metro A.Ş Genel Müdürünün ayıbıdır.
***
Pek çok çıkar grubunun ve kentin baronlarının belediye çalışanı emekçileri Tugay’ın aleyhine kışkırttığının farkındayım.
Ama bu tür işgüzar davranışlar olduğu sürece Tugay asla üzerine yapılan hücumları engelleyemez.
Kentin seçimle gelen Büyükşehir Belediye Başkanı’nına diz çöktürmek için yapılan kışkırtmalar ne kadar yanlışsa emekçilerin tuvalet ihtiyaçlarını bile engellemek de o kadar yanlıştır.
Belediye de bizim emekçiler de.
Kimse kendini bu kentin sahibi sanmasın.