İzmirli bir avuç gönüllü kollarımızı sıvadık. İzmir’in mutfak kültürünü dünyaya tanıtmayı hedefleyerek yola çıktık ve faaliyetlerimize başladık. Öyküyü en baştan alalım. Gastronomi dergisi çıkarmak için yıllardır emek veren Sibel Önbaş İzmir’de Gastronomi Müzesi açılması fikrini ortaya atan önemli bir isim. Bu çok değerli fikrini İzmir’i UNESCO Yaratıcı Şehirlern Ağı’na girmesi gerektiği ile de destekleyerek kapıları çalmaya başladı. Hep birlikte olunca daha güçlü olunacağını bilen yılların Halkla İlişkiler Uzmanı Sibel, yakın çevresindeki dostları ile neler yapılacağını konuşurken ortaya dernek fikri çıktı. Dernek fikri oluşunca görüştüklerinden biri de benim. Yıllardır bu alanda bir şeyler yapılması gerektiğine inanan biri olarak kişisel çekişmelerden uzak, ortak bir amaç altında birleşenler olursa neden olmasın dedim. İzmir mutfak kültürü kayıt altına alınmalı. İzmir Mutfak Kültürü tıpkı Gaziantep’in yaptığı gibi UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na girmeli. İzmir Mutfak Kültürünün yaşatıp geliştirmek için Gastronomi Müzesi açılmalı. Tüm dünyada workshoplar düzenlenmeli, İzmirli şeflerimiz dünya mutfaklarında boy göstermeli.
İMAMBAYILDI BİLMEYEN ŞEFLER
Gastronomi ile ilgili TV programlarını izleyenler bilir, imambayıldı bilmeyen, hünkarbeğendi duymamış, tulumba tatlısı görmemiş şeflerimiz var. Bir durun, düşünün tariflerimiz birer birer ölüyor. Çünkü onları bilen insanlar belli yaşa gelip hayattan ayrılıyor. Kayıt bilmeyen toplum olarak büyüklerimiz ile birlikte tariflerimizi de gömüyoruz. Her geçen gün mutfağımız küçülüyor, azalıyor. Damak zevkleri gelişirken eski tarifler artık ilgi çekmiyor.
Bu pandemide bağışıklık sistemimizin güçlü olmasının önemini bir kez daha anladık. Her türlü katkı maddesinden uzak durmamız gerekiyor. Bağışıklık sistemimizi güçlendirecek yiyeceklerin başında mayşalarımız geliyor ve mayalarımız da her geçen gün ölüyor. Ekşi, tatlı maya, sirke anaları, yoğurt, tarhana mayaları yok olurken bizim bağışıklık sistemimizi de yıpratıyor. İzmir göçlerle zenginleşmiş ninelerimiz, atalarımız göç ederken koyunlarında taşımışlar bu mayaları. Ne yazık ki binlerce yıllık mayaları koruyamamışız. Eski köyleri dolaşırsanız hala bulabiliyorsunuz ama hiçbir şehrin kendine özgü mayası yok artık bu ülkede.
İşte tüm bu nedenler bizi bir araya getirdi ve çok güzel bir sinerji yakaladık. Derneğimize üye olmak için yapılan başvuruları görünce ben ne kadar yararlı bir iş yaptığımızı anlıyorum. İzmirliler inanınca yapar ve önlerinde hiçbir şey duramaz,.Ben de bu derneğin ırmak olup akmasını diliyorum.
İzmir Mutfak Kültürü Derneği Kurucu Başkanlığını Sibel Önbaş üstlenirken, yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Aysun Tuncay, Özler Kılıçdağı, Ezgi Yaman, Elgin Kemahlıoğlu, Güler Köstem, Sinem Çeliktenve Nurhayat Talay, Danışma Kurulunda ise Müjde Tönbekici, Selma Ay, Bedri Esmer, Eren Akçiçek ve Alpay Okyay yer alıyor.
Toplantı sonunda mutfak gereçleri ile perküsyon sanatçısı Hamdi Akatay yönetiminde küçük bir perküsyon gösterisi de sunduk. Tencere kapakları ile kepçelerimizi kullanarak ritm tuttuk.