Oscar ödülleri artık neyi temsil ediyor sorusuna yanıt vermek çok zor değil. Değişen çoğalan ve sınırsızlaşan yeni dünya düzeninde köhne ve geçerliliği artık tartışılan bir Amerika Rüyası’nı… ABD kuruluşundan bu yana bu masalı kafaya yerleştirdi. Bunu en güzel bu yıl En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazanan Ke Huy Quan ödül konuşmasında gözyaşları dökerek dile getirdi: “benim hikayem bir teknede başladı, 1 yıl mülteci kampında kaldım ve nasıl olduysa bugün buradayım. Böyle hikayelerin sadece filmlerde olduğu söylenir, bu benim başıma geldi ve inanamıyorum. Bu bir Amerikan Rüyası.” 51 yaşındaki Quan 1984 yılında Indian Jones ve 1985’de vizyona giren The Goonies filmlerinde çocuk oyuncu olarak tanınmıştı. Fakat sonraki yıllarda yetişkin Asyalı olarak rol alamamış ve oyunculuğu bırakmıştı.
Amerikan Rüyası artık yeni dünya düzeni içinde bu kadar özenilecek bir değerde mi? Kaybedenin çoğaldığı yeni dünya düzeninde rüyaların gerçekleşme imkanı kaç kişiye isabet ediyor? Quan ile aynı mülteci kampında bulunmuş diğer insanların kaçta kaçı rüyayı gerçeğe dönüştürebilmiş? Bir kere sabredenin, mücadeleye devem edenin ve sisteme biat eden zanaatkarların aldığı bir ödül oldu Oscarlar. Jamie Lee Curtis 47 yıllık kariyerinde ilk kez bu yıl aday gösterildi ve ödülü kazandı. Tuhaf olan ilk kez mi bu kadar etkileyici oynadı? Daha önce oyunculuğu bilmiyor muydu? En İyi Erke Oyuncu seçilen Brendan Fraser’ın durumu ise farklı taciz edilmiş ve sonra hayatı karartılmış bir isim. Ondan sie ahlaki bir özür dilendi. Performansı da sıra dışıydı yoksa çöplükte kalmaya devam edecekti.
İkinci önemli nokta Amerikan film endüstrisinin yaşaması için globalleşmeye her zamandan daha çok ihtiyacı olduğu gerçeği. Uzak Doğu kökenlilere ne kadar çok ödül giderse, o kadar çok satış olur. Hollywood kurulurken kurucuların tek bir hedefi vardı: 1 feet film şeridi, 1 dolarlık Amerikan menşeli ürününün satışına hizmet edecekti. Bir film sadece 2 saatlik bir temaşa değildir, orada kullanılan arabalar, giyilen kostümleri, içilen içkileri ve bilinç altına yerleştiği düşünceleriyle bir pazarlama metasıdır. Uzak Doğu ülkeleri kalabalık ve zengin. “Parasite” ödül alırken memleketlerinde bayram coşkusu yaşandı. Bugün en çok kazanan pop grupları olan Koreli BTS ve kızlardan kurulu Black Pink’in arkasında Amerikan yatırımcıları var. Bu yıl Oscar’ların 20 adaylığının 11’i Amerika dışından isimler verildi. “Money Talk” değil mi?
İlk 1929’da verilmiş altın kaplamalı heykelcik zamanla endüstriyel bir güce dönüşerek yapımcılara ve oyunculara büyük prestij sağlamıştır. Ödüle aday gösterilmek bile artı bir kazanç kapısı olmuştur. Bu yıl izlediğimiz Babylon filmini açılışındaki görkemli parti bile 20’li yıllarda Hollywood film sanayinin zenginliğine bir örnek. Böyle bir eğlenceyi ve aşırılığı bugün bile yapmak kolay değil.
Oylama yapan akademi üyeleri ise yıllar içinde artarak bugün 9500 gibi devasa bir rakama ulaştı. Yurt dışından üyelerin sayısı arttırıldı. Bu kadar çok oy verenin, hepsinin adil ve sanatsal bir düşünceyle oy verdiğini düşünmek imkansız. Aday gösterilen filmlerin adaylık sonrası ortalama yatırımı 10 milyon dolar gibi bir ek bütçe gerektirdiği hesaplanmış durumda. Eeee? Bu piar paraları nereye?
Artık o kadar çok sanatsal değerleri inandırıcı olan festival var ki… Oscar bunların arasında figüran rolüne indirgenmiş durumda. Cannes, Venedik, Berlin, Toronto, Sundance sinema severlerin radarında olan festivaller.