Yıllarca oturduğum çocukluğumun, delikanlılığımın geçtiği semttir Basmane’deki Namazgah Pazaryeri.
Semtin yıllara meydan okuyan tarihi ilkokullardan birinin de adıdır “Yıldırım Kemal Bey”.
Ahşap bölümlerini, bir de salonunda Yıldırım Kemal Bey’in büyük portresini anımsarım hep.
Peki kimdir Yıldırım Kemal Bey?
Yıldırım Kemal bu semtten yetişmiştir.
İzmir’in işgal edilmesi üzerine Milli Mücadele’ye katılan delifişek bir Kuvvacı yürekliydi.
Manisa, Balıkesir ve Bursa cephelerinde savaşmış, daha sonra 57.Tümen’le Denizli, Çal, Çivril, Afyon’dan sonra Sakarya Muharebesine de katılmış “Mustafa Kemalin Askerleri’’ndendi.
Çok gençti, acar gözüpekti.
Atik çevik oluşu nedeniyle diğer silah arkadaşlarından farklıydı…
xxxx
Aslan Tufan Yazman, “Türk Süvarileri” kitabında şöyle anlatır bu Mülazım’ı(Teğmen);
“Sakarya Muharebesinden sonra yorgun ve zayıf olduğu için doktorlar onu Konya hastanesine gönderdiler. Bir süre kaldıktan sonra taburcu edilmek istedi, doktorlar izin vermedi. Sonunda hastaneden kaçtı.”
Aslında Yıldırım Kemal’in hastaneden firarı ve cepheye ulaşması da başlı başına olaydır.
24 Ağustos gecesi hastaneden temin ettiği bir üniformayla çıkar, 2 saat yürür ve Akşehir Ardıçlı köyüne gelir. Burada muhtarı bulur.
“Şimdi para yok üstümde. Cepheye yetişmem gerek. Bana bir at sat. Parasını savaştan sonra vereceğim. Şehit olursam da babam borcumu ödeyecek” der!..”
Babasına da durumu anlatan bir mektup yazar hemen, postaya vermesi için de muhtara teslim eder.
xxxx
Çok iyi ata binmesiyle de ünlü Mülazım Kemal, Afyon yakınlarında Türk Cephesi’ne ulaşır ve önceden tanıştığı, kimi gün düşmana günde 3 baskın düzenlediği için de kendisine “Yıldırım” lakâbını takan Fahrettin Altay Paşa’yı bulur.
“Kılıcımı sallayarak İzmir’e en önde girmek isterim, beni en ileri bir alaya göndermenizi arzu ederim” der komutanına.
30 askeriyle Sandıklı’daki 2. Alay’a tayin edilir.
Büyük Taarruz başlamıştır.
Yıldırım Bey’e de Küçükköy tren istasyonunu ele geçirmesi emri verilir.
Göğüs göğüse çarpışma sonunda Yıldırım Kemal, askerleriyle burada şehit düşer.
Altay Paşa anılarında, “Şehadet haberi gelince vatansever subayımın arkasından gözlerim dolu dolu oldu” demiştir.
xxxx
Tarihçi Melike Bayrak Özçelik de Süvari Teğmen Yıldırım’ın babasıyla ilgili bir hatırayı paylaşır bizlerle.
Şanlı ordu İzmir’e girerken ak saçlı bir ihtiyar elinde tuttuğu küçük bir fotoğrafla süvarilere yaklaşır, “Oğlumu gördünüz mü, Kemalimi gördünüz mü” diye sorar.
Kimse babaya acı haberi bir türlü veremez!
Sonunda bir süvari, ”Baba, ne soruyorsun? Biz hepimiz Yıldırımız, biz hepimiz Kemal’iz. Onun yerine bizi kucaklasana!’ diye seslenir!..
Kendisi de savaş görmüş o Baba Hasan Askeri Bey’dir!
İki ay sonra da mezarını bulacaktır oğlunun!..
xxxx
Anısını yaşatmak üzere de bugün Afyon-Uşak arasındaki Küçükköy İstasyonu’na ‘Yıldırım Kemal İstasyonu’’ adı verilir.
İstasyon yanında, Yıldırım Kemal ve silah arkadaşları adına da 1966 yılında anıtmezar yapılır.
İstiklal Savaşımızın ilk şehitliğidir de burası aynı zamanda…
xxxx
Yıldırım Kemal Bey kurtuluş destanımızda yerini almıştır.
Bir Milli Mücadele Kahramanıdır o.
Altın harflerle tarihe yazılmış özgürlük öykümüzün subayı Yıldırım Kemal’i, “Büyük Şair” Nâzım Hikmet’in 61 yıl önce yazdığı “İzmirli Teğmen” şiirinden dizelerle anıyorum;
“Kuvayi Milliye kanı damarda
Asker ocağının şanı damarda
Bekler bizi yüzbin yiğit dağlarda
Gel dağa çıkalım İzmirli Teğmen”