Televizyonda, reklam panolarında her yıl mart ayının ilk haftasında daha sık görür oluruz pırlanta, altın reklamlarını Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla…
Ev eşyası, mobilya mağazaları da kampanyalar düzenler yine Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla…
Oysa 8 Mart emekçi kadının direnişidir ve hem pırlantadan hem ev eşyası hediyelerinden daha derin, daha gerçek bir hikayeye sahiptir.
ABD’nin New York kentinde dokuma işçisi kadınların 1857’de erkeklerle eşit ücret için başlattığı ve 129 işçinin can verdiği bir hikayeye…
Ancak kadınların güçlü toplumsal eylemine bu olaydan 29 yıl önce 1828’de İzmir tanıklık etmiştir.
İzmirli kadınlar Türkiye’deki ilk kadın eylemine öncülük etmiş ve kentteki ekmek zammını protestolarıyla geri aldırmayı başarmıştır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü İzmir’den New York’a ve dünyanın her köşesindeki kadınlara direnişin sembolüdür.
Hikayeleri de anlatmaya, okumaya ve dinlemeye değerdir…
Anlatmaya devam edelim.
***
ABD’nin New York kentinde 8 Mart 1857 tarihinde 40 bin dokuma işçisi kadın greve başladı.
Amaçları daha iyi çalışma koşulları ve aynı işi yaptıkları erkeklerle aralarındaki ücret farkının giderilmesiydi.
Ancak polis işçi kadınlara saldırdı ve sonra onları fabrikaya kilitledi.
Kargaşa nedeniyle çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi.
26-27 Ağustos 1910’da Danimarka’nın Kopenhang Kenti’nde İkinci Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısı(Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) yapıldı.
Toplantıda, Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, bir öneri getirdi.
8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını istedi.
Bu öneri oy birliği ile kabul edildi.
***
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman anma etkinlikleri ilkbaharda yapılıyordu.
Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti.
Adı da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de anılmaya başlanması ile daha güçlü bir şekilde gündeme geldi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977’de 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.
İşte 8 Mart’ın hikayesi bu.
***
Öte yandan Türkiye’de de ilk kadın eylemi 1828’de İzmir’de yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’ne İlhan Pınar tarafından bağışlanan belgelere göre, Türkiye tarihindeki ilk kadın ayaklanması 1828 yılında, Kadifekale, Tilkilik, Namazgah ve Damlacık gibi Türk mahallelerinden gerçekleşti. Belgelere göre, dönemin İzmir Valisi Hasan Paşa tarafından verilen izinle yapılan “ekmek zammı” önce erkekler tarafından protesto edildi, sonuç alınmayınca kadınlar çocuklarıyla birlikte sokaklara çıkarak üç gün protesto gösterileri yaptı. İzmirli kadınların bu protestosu sonrasında ekmek zammı, Hasan Paşa’nın devreye girmesiyle geri alındı.
O dönemlerde İzmir’de bulunan Avusturya- Macaristan İmparatorluğu elçisi Baron Anton Prokesch von Osten tarafından tanık olunan olaylar, 1934 yılında Avusturya’da yayımlanan “Jahrbücher der Literatür” isimli dergide kaleme alındı. Smyrna’yı arkeoloji dünyasına tanıtan Baron Osten, yazısında, İzmir’de kadın eylemlerini olduğu gibi anlatarak, Türk kadınının zam karşısında gösterdiği mücadeleye geniş yer verdi.
***
Son yıllarda Türkiye’de de 8 Mart’ta ciddi bir farkındalık var. Sosyal medyada sürekli mesajlar atılıyor. Çeşitli etkinlik ve toplantılar da yapılıyor.
Bu mesaj ve etkinliklerde yoğunlukla kutlama havası hakim.
Ama şunu unutmamak lazım ki 8 Mart bir kutlama günü değil.
Neyi kutlayacaksınız ki? 129 kadın işçinin can vermesini mi?
Türkiye’de binlerce kadının şiddet gördüğü resmi rakamlarla ortada iken, neredeyse her gün bir kadın sokak ortasında öldürülürken 8 Mart’ta kutlanacak ne var?
8 Mart tarihsel açıdan da kadın hakları açısından da olsa olsa bir yas günüdür. Kadınların emeklerinin hakkının verilmesi için başlattıkları mücadelenin yıldönümüdür.
Bugünü; emek ve eşitlik mücadelesinden boyutundan soyutlamak kadınların tarihsel mirasına en büyük haksızlık olur.