Salçalık domates ve salçalık biber İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa gibi illerde önemli oranda yetiştirilen bir ürün. Her yıl üretim öncesi salça fabrikaları ile üreticiler arasında sözleşme imzalanıyor. Bu iyi gibi görünse de, son yıllarda fabrikalar sözleşmedeki taahhütlere uymuyorlar ve sezonun ortasında fiyatlar neredeyse yüzde elli oranında düşüyor.
Firma ve çiftçi arasında yapılan sözleşmelerin firma lehine tek taraflı olduğu yıllardır gündeme getiriliyor. Bu durum örgütlü ve kurumsal yapılar olarak ifade edebileceğimiz şirketlerle, örgütsüz ve büyük bir bölümü küçük ölçekli aile tarımı yapan çiftçileri karşılaştırdığımızda hiç de şaşırtıcı değil.
Nitekim bu yıl da öyle oldu ve domatesler için çiftçiler salça fabrikalarıyla kilosu 3,50 liradan sözleşme yaptılar ancak salça fabrikaları bu fiyatı çeşitli bahanelerle 2-2,5 liralara kadar düşürdüler.
Sözleşmelere uyulmuyor…
Aslında sözleşmeli tarım Türkiye’de hukuksal yönden bağlayıcı nitelikte değil. Ürün çok olduğu zamanlarda arz-talep dengesizliğinden dolayı ürünü işleyen fabrikalar türlü bahanelerle bu sene salçalık domateste, salçalık biberde, patlıcanda olduğu gibi fiyatı düşürüyor ya da hiç almıyorlar. Ürünün az olduğu yıllarda, az olmakla birlikte, bazı üreticiler de sözleşmeye uymuyorlar. Bunun önlenmesi için sözleşmelerin kontrol ve denetiminin yapılacağı hem sanayicinin hem de üreticinin haklarını koruyacak hakemlik mekanizması ve garantörlüğün kamu eliyle oluşturulması gerekiyor.
Maliyetin altında bir alım fiyatı…
Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç’ın Kanal İzmir Televizyonundaki programımda yaptığı açıklamalardan bu yıl maliyetin 2,5 liranın üzerinde olduğunu öğreniyoruz. Yani bu fiyat ve altındaki fiyatlardan dolayı üretici külliyen zararda.
Sayın Yalvaç uyarılara rağmen bu yıl çok miktarda salçalık domates ve biber ekildiğini bunun da arz fazlalığı yaratarak fiyatların düşmesindeki nedenlerden birini oluşturduğunu ifade etti. Fabrikaların arz fazlası nedeniyle, fiyatları düşürmeleri neoliberal ekonomiye son derece uygun. Bu sistemde arz-talep dengesi fiyatı belirliyor. Arz fazlaysa fiyatlar düşüyor, tersi durumda artıyor. Halbuki üretim planlaması yapılsa ne talebin üzerinde bir üretim yapılır ne fiyatlar düşer ne de ürün kayıpları meydana gelir.
Gıda egemenliği zora giriyor…
Fabrikalar fiyatları düşürerek ürettikleri salçanın maliyetini düşürdüklerini düşünüyorlar ama aslında olan Türkiye tarımının maliyetine oluyor ve bu maliyet de çok ağır. Sezonda zarar eden üretici ertesi yıl ekmekten-dikmekten imtina ediyor. Zaten yaş ortalaması neredeyse 60 olan çiftçiler üretimden çıkıyorlar. Babalarının zarar ettiklerini gören çocuklar da şehirlerde asgari ücretli işlere girerek kırsalı boşaltırlar.
Boşalan kırsal da ülkenin gıda egemenliğini boşaltıyor.