Baştan söyleyeyim süt üreticilerinin çok azı birlik veya kooperatif şeklinde örgütlenmiş durumda. Türkiye’de Tire Süt gibi başarılı olan kooperatif örnekleri var. Bunların sayısının artmasının önemi ve sağlayacağı avantajları bu yazıda bulacaksınız.
Türkiye gibi gelişmeye çalışan ya da gelişmemiş ekonomilerde insanların yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşmalarının tek yolu üreticilerin örgütlenmesi. Bu örgütlenme kooperatifleşme şeklinde olmalı.
Kooperatifler, üreticileri alıcıların fiyat baskılarından korurlar. Pazar yaratma konusunda da daha avantajlı bir konum sağlarlar. Yine toplu hammadde alımlarıyla ürün maliyetlerini düşürürler. Makine parklarıyla da üreticiye her türlü mekanizasyonu sağlarlar. Bu durumda üreticinin traktör, toprak işleme, hasat ve taşıma ekipmanları almasına gerek kalmaz, böylece ülke makine mezarlığı olmaktan kurtulur.
Kooperatifler, üyelerinin ürettiği tarımsal hammaddeyi konumuz olduğu için örneğin sütü işleyerek kendi markasıyla başta geleneksel ürünler olmak üzere birçok işlenmiş ürün elde edebilirler. Bu da sermaye birikimi sağlayarak kooperatiflerin ve üyelerinin ekonomik olarak güçlenmesine neden olur.
Tüketici için güvenli gıda süt ürünleri üretirler. Birkaç ineği olan yetiştiriciler tek başlarına ürettikleri gıdanın güvenliğini sağlayamazlar. Halbuki kooperatifler bünyelerinde çalıştırdıkları Zooteknist Ziraat Mühendisleri ve Veteriner Hekimler ile üyelerine hizmet verirler. Bu da tüketici ve dolayısıyla da toplum sağlığının korunmasına yardımcı olur.
Bunlar sanayici için de önemlidirler. Birçok hayvancılık işletmesinden küçük partiler halinde toplanan süt yerine sanayici bir merkezden yani kooperatiften ürün almak ister. Bu şekilde hem hammadde maliyetini azaltmış hem de hilesiz hammadde satın almış olur.
Aile işletmelerinin yaşatılmasının yolu
Dünyadaki açlığın ya da yarı açlığın önlenmesinin gelirin adaletli paylaşımından geçtiğini artık tüm kesimler söylüyorlar. Gelir adaletsizliğinin önlenmesi yerelin desteklenmesine bağlı. Diğer ifadeyle ekonominin lokomotifi olan küçük aile işletmelerinin yaşatılması gerekiyor. Tarımdaki küçük aile çiftçileri tarımsal faaliyetten çekilirse kentlere gelip tüketici olmakta, bir üreticinin şehre gelmesi kendisi ile birlikte 5 kişinin tüketici olması anlamına geliyor. Ayni zamanda kırsaldan kentlere endüstriyel vasıfsız işgücü yığınları halindeki göç kentlerde de işsizliği arttırıyor ve toplumsal barışı bozuyor. Halbuki küçük aile işletmelerinin yaşaması, ekonomi içerisinde kalması gerekiyor. Geliştirilmemiş ve gelişmekte olan ekonomilerde bu ancak küçüklerin bir yapı tarafından korunması ile olası görünüyor.
İşte bu yapı da kooperatifler…
Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi
harunrasituysal@gmail.com