İzmir’in büyük kanal projesinden sonra en büyük maddi değerdeki yatırımı olan (yaklaşık 490 milyon Euro) Buca Metrosu’nun temel atma törenine tanıklık etmek için Karşıyaka’dan İZBAN’a bindim, Şirinyer’e doğru yol alıyorum.
Orada “Egeli Gazete”den ekip arkadaşlarımla buluşup tören alanına gideceğiz.
İZBAN hep kalabalıktır ancak bu kez başka… Hıncahınç vagonlar… Vatandaşların ellerinde bayraklar, gülen yüzler, meraklı bakışlar; çoluk çocuk sanki bayram şenliğine gidiyorlar.
Oysa bayram değil seyran değil.. Sıradan bir pazartesi.
Önce bu kadar kalabalık, her gün olduğu gibi tren Halkapınar’da boşalır diye düşündüm ancak yanılmışım birkaç kişi indi, onca kalabalık seyahate devam…
Tren Şirinyer’e gelince, sanki bir futbol maçından seyircinin stattan çıkışı gibi, istasyon doldu doldu boşaldı.
Tören alanı, istasyona yakın… Arkadaşlarımı beklemeye başladım. Bu arada gözlem yapma imkanı buldum ve anladım ki, binlerce insan sadece temel atma törenini değil, liderini görmeye gidiyor.
En çok da kadınlar… Gruplar halinde, kahkahalar atarak, aralarında İzmir Marşı’nı söyleye söyleye yürüyorlar.
Kimseden çekinceleri yok, aksine ortak bir güç oluşturmuşlar. Sıkıysa dokunun.
Fasılalar halinde, trenden, otobüslerden inen binlerce insan akın akın gitti temel atma törenine… İzmir tarihinin en büyük yatırımlarından birine tanıklık etmeye; hem de İzmirli’nin alın terini, kazancını paylaştığı anı görmeye, bu görkemli yatırımı yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni kimselere muhtaç etmeden finanse etmesinin verdiği özgüvenle…
Aralarında konuşurken duydum, bir kadın şöyle diyordu: “Allaha şükür, İzmir kendi gücüyle yapıyor bunu… Tunç başkan söylerken duydum. Ne güzel değil mi?”
Gülen yüzler, gülüşmeler…
***
Tören alanı çok kalabalık, duyan gelmiş… İçeriye girmenin imkanı yok, bir o kadar kişi de dışarıda kaldı.
Arkadaşlarımla birlikte basına ayrılan yere oturduğumuzda, manzara net görünüyordu.
İğne atsan yere düşmez bir durum… Alttaki fotoğrafı ben çektim… Sahneye kadar bir insan denizi görünüyor.
Görüntü, bu küçük alanda, o devasa Cumhuriyet mitinglerini hatırlattı bana ve de 1977 yılında Bülent Ecevit’i iktidara taşıyan Konak meydanındaki o meşhur İzmir mitingini…
O mitingde oradaydım. O zamanlar tarla denilen meydan tıklım tıklımdı. Rahmetli Ecevit, çok uzakta otobüsün üzerinde toplu iğne ucu gibi görünüyordu.
İzmir onu bağrına basmış, iktidar müjdesi vermişti, gerçekleşti.
Elbette bu kalabalık, onunla bir tutulamaz ancak yaydığı enerjiyi hafife almamak gerek…
Henüz liderler konuşmaya başlamadan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Çocuk Korosu, söyledikleri şarkılarla ortamı ısıttı…
Sonra da Haluk Levent’in söylediği İzmir Marşı vatandaşları coşturdu.
Önce Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç çıktı kürsüye… Yaşadığı gurur yüzünden okunuyordu, görev yaptığı Buca’sına, en önemli sorunlarından biri olan toplu ulaşıma çözüm olacak bir yatırım gerçekleşiyordu. Bunun öneminden söz etti sonra da verdiği sözü tutan, yatırımın finansı konusunda büyük çaba harcayan Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e teşekkür etti.
Tunç Soyer kürsüye çıktığında ise, büyük bir coşku seli kapladı ortalığı… “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” nidalarıyla…
Kırmızı-beyaz bir bayrak deniziydi tören alanını kaplayan…
“Bu şehri iyilikle yöneteceğim” mottosunu kendine rehber edinen Başkan’ı bu kez daha önceki konuşmalarından daha sert, daha kararlı gördüm…
Öncelikle konuşma metni çok iyi planlanmış.. Buca Metrosu yatırımını tanıtmadan önce geçmiş dönem başkanlarına, İzmir’e emek verenlere bir saygı konuşması yaptı.
Sonra bu devasa yatırımın bütün detaylarını anlattı. Hiçbir ayrıntıyı atlamadan… Tek tek, tane tane…
O konuşurken kimseden çıt çıkmadı…
Final sözleri ise hükümete yönelikti, devlete en çok vergi ödeyen kentlerden biri olan İzmir’in yalnız bırakıldığını anlattı. 7 senedir proje olarak bekleyen Halkapınar-Otogar hattının neden yapılmadığını, depremzedelere destek için dışarıdan alacakları kredinin hala imza aşamasında beklediğini vurguladı, çözüm istedi.
İzmir’in dünya finans çevrelerindeki ‘yüksek kredi gücü’ övünç kaynağıydı. (Bunda eski başkan Aziz Kocaoğlu’nun çabalarını da unutmamak gerek… )
Tunç Soyer, hem İzmir’i fuarlar şehri haline getirmek yaptığı çalışmalar hem de ulaşımda attığı cesur adımlarla bence bu sorulara yanıt almayı hak ediyor.
Çünkü İzmir’i, bir dünya kenti haline getirme çabası öngörü ister, kararlılık ister.
Sonuç ortada, binlerce insanın Türkiye’nin dört bir köşesinden İzmir’e gelmek için can attığını kimse inkar edemez.
Bu da “yaşanılacak şehir İzmir” sloganının gerçeğe dönüştüğünün bir kanıtı bence…
Tunç Başkan, İzmir’le, İzmirlilerle bütünleşmiş, buna bir kez daha tanık oldum…
Ve gelelim Kemal Kılıçdaroğlu’na… Türkiye’nin Bülent Ecevit’ten sonra gelmiş geçmiş en mütevazi liderlerinden biri olan CHP Genel Başkanı’nın halkla buluşmasına…
İnanılmaz bir atmosfer vardı kürsüyü çıktığında… Dakikalarca “Mustafa Kemal askerleriyiz” sloganlarıyla karşılandı, yine bayrak denizi…
İzmirliler, vekilleri olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok seviyor. Çünkü Kılıçdaroğlu da, İzmirliler gibi mütevazı ve hoşgörülü bir kimlik…
Türkiye’de son yıllarda rastlanmayan, “paylaşımcı devlet adamı” kimliği var Kılıçdaroğlu’nun… Demokrasi inancıyla 6 partiyi bir araya getirme başarısı ve arka planla kalma özverisi de bunun somut bir örneği.
Burada da aynısını yaptı, kısa ve öz konuştu. “Türkiye’yi daha iyi yönetme”, ”demokrasi”, ‘Hak, hukuk, adalet” vurgusu yaptı. Belediye başkanlarıyla, yaptıkları çalışmalarla gurur duyduğunu söyledi.
İşte bu nedenle, bence, başkanlarının yaptığı konuşmalar gölgede kalmasın diye, onların verdikleri emek boşa gitmesin diye, lafı fazla uzatmadan temel atma törenini gerçekleştirdi.
Ön plana çıkmak istemedi….
Sonuçta hep birlikte Buca Metrosu’nun temeli atıldı.
Ancak Kılıçdaroğlu, her İzmirli’nin yüreğinde yer etmiş bir lider… Hatta çoğu kişinin gönlündeki cumhurbaşkanı… Bu yüzden bir iktidara hazırlık konuşması yapmalıydı… Ortam müsaitti.
Neyse bir başka zaman diyelim ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu en kısa zamanda “Gündoğdu mitingine” beklediğimizi belirtelim…
Sözün özü, Buca Metrosu, İzmir için gerçekten tarihi bir adımdır ve temel atma töreni, iktidara hazırlanan bir muhalefetin de habercisidir.
“Aman İzmir sonuçta, oylar çantada keklik” demeyin. CHP’li vekillerin çok çalışması, sık halkla buluşması, bir araya gelmesi gerekiyor, TBMM’deki konuşmalar unutulur gider. Ancak vatandaşla sohbet gönüllerde yer eder.
Yoksa vekil ve vekil adaylarının CHP MYK’sına kendini beğendirmesi bir yere kadar…
Sonuç olarak bu törenin verdiği mesaj, halkın yaydığı enerjide… CHP bunun farkında olmalı.
—–
Hürol DAĞDELEN
hurol90@gmail.com