İzmir, dünyanın en şanslı şehirlerinden biri; hem konumu, hem tarihsel gelişimi hem de toplum yapısıyla…
Bir Avrupa kenti demem mesela ben İzmir’e…
İzmir’i tarif edecek tek sözcük, ‘dünya kenti’ bir Egeli olması…
Çünkü insanlarının bir Avrupalı gibi düşünüp dünya vatandaşı gibi yaşamayı başarabilen başka bir şehir yok yeryüzünde…
Ancak bütün bu övgülerin ışığında bir o kadar da şanssız, yalnız bir şehir İzmir…
Ne yazık ki, kendini anlatamamış, sınırlarını aşamamış bir şehir…
Dünya markası bir şehrin, bugüne kadar, elle tutulur gözle görülür bir değeri olmaz mı?
Bir çırpıda sayabileceğim o kadar çok var ki… Bilimde, sanatta, siyasette, ekonomide… Hepsi birer İzmirli, hepsi bu toprakların değeri…
Homeros örneğin, antik çağdan bir İzmirli… Dario Moreno 50’li yılların dünyaca ünlü müzisyeni, starı; Ayhan Işık sinemada 70’li yılların taçsız kralı… Metin Oktay 60’lı yılların futboldaki efsanesi… Pınar, ekonomide İzmir’e canlılık katan bir değer…
Daha bir çok isim… Daha birçok marka… Bu topraklarda büyüyen ve dünyaca tanınan değerler…
Peki İzmir bu isimleri tutabildi mi bağrında; ne yazık ki hayır…
İmkan yoktu, para yoktu, yatırım yoktu… Birer birer uçup gittiler deryalara… Yeteneklerini oralarda sergilediler, özlediklerinde İzmir’e geldiler, o kadar…
Çünkü onları kucaklayacak, onlara imkan sunacak, gelecek kuşaklara enerjilerini aktaracak bir yatırım yapılmadı.
Uluslararası İzmir Fuarı’nın büyüsü, kenti sarmış, bir gün onun da biteceği kimsenin aklına gelmemişti.
Nitekim bitti ve İzmir ortada kaldı…
***
İzmir Fuarı, kentin can damarıydı… Yaşam koşullarının değişmesiyle İzmirlinin en büyük eğlencesi ve dünyayı ayağına getirdiği bir değer de tarih sayfalarına gömüldü kaldı.
Bir daha o güzel günler geriye gelmedi. Hiç bitmeyecek gibi hissedilen fuar kültürü, ansızın tarihe karışınca, İzmirli hazırlıksız yakalandı gelecek yatırımına…
Bir müzik şehri olabilirdi İzmir, her olanağı vardı hem beyin hem de organizasyon olarak, geliştirmek yerine bir kenara itildi. Gazinocular Kralı Atalay Noyaner’in yaşadıklarına tanığım, destek yerine köstek gördü. İzmir’i yönetenler ona inansaydı, İzmir Türkiye’nin müzik şehri olurdu hiç kuşkum yok.
Asırlık çınarı, en önemli gazetesi Yeni Asır’a sahip çıkılmadı, sahibi Dinç Bilgin kendi hataları nedeniyle zor günler geçirdi, hiçbir İzmirli sahip çıkmadı. Gazetesi elinden uçup gitti, özellikle İzmirlinin de.
Pınar başta olmak üzere birçok markanın yaratıcısı Yaşar Holding, merkezini İstanbul’a taşıdı.. Ardından İzmir doğumlu başka firmalar da İstanbul’un yolunu tuttu.
Uluslararası Kukla Festivali mesela… Kısa sürede dünyaca tanınmış bir sanat etkinliği oldu. Selçuk Dinçer ayakta tutmak için yıllarca çabaları durdu, ancak yalnız kaldı. O da bitti.
Ya sanatçıları… Bugün sinema ve dizi sektöründe boy gösteren pek çok ünlü isim İzmir doğumlu… Çoğu, hocaların hocası rahmetli Özdemir Nutku’nun öğrencisi… Yetenekli oldukları kadar İzmir’in hoşgörü toplumunda yetişmiş, nefes almış değerler her biri… Ancak İzmir onları da ellerinden tutamadı, kayıp gittiler. Sadece gezmeye ya da yakınlarını ziyaret etmeye geliyorlar doğdukları topraklara.
Onlara imkan tanınsaydı, İzmir’in dünya sinemasında adı olurdu… Cannes gibi, Roma gibi…
Şimdi bu şehrin ekonomisi taşınmış başka bir kente, gelişim enerjisi de…
Elde iki değer kalıyor, turizm ve sinema…
********
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de bunun farkında… İlk etapta küçük görünen ancak çok büyük adımlar atıyor hem turizm alanında, hem de sinemada…
İki yıldır proje üstüne proje üretiyor. En çarpıcı olanı sinema…
Geçen gün İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Asansör’de düzenlediği basın toplantısına koşa koşa gittim desem yeridir, çünkü konu sinema olunca benim için çok şey ifade ediyor.
Hemen çocukluk yıllarıma gidiyorum, o eski siyah beyaz filmlerin İzmir’de çekildiği yıllara, o eşsiz sahillere, Kordonboyu’na… Yaşanan o güzelliklere…
Çok samimi bir sunumdu İzmir Sinema ve Müzik Festivali’nin tanıtım etkinliği… Başkan Soyer ile festivalin organizatörü sinema yazarı Vecdi Sayar, yaz boyunca sürecek bir sinema serüvenini tanıttılar bizlere…
Sinemayı boşa atmayın, dünya kültürüdür. Sinema sayesinde ABD’nin her şehrini sokak sokak biliriz, neredeyse barlarını da…
Bunu sağlayan Hollywood’dur. Dünyaya yön veren bir sinema vizyonu…
İzmir de böyle bir vizyona hazır aslında… Her imkanı var, önemli olan “akıl koymak”…
Başkan Soyer, bu yıl ikincisi düzenlenen geçen yıl pandemiye kurban giden festivalin asıl hedefini söylediğinde, inandığım bütün değerler gözlerimin önünden geçti.
“İzmir’e bir sinema platformu kuracağız” dedi Başkan Soyer ve bunun için basından itici güç olmalarını istedi,“İzmir’i harekete geçiren güç olun” diye de ekledi.
Başkan bunu söylediğinde şöyle bir salona baktım. İzmir’in anlı şanlı gazetecileri ve gazeteleri yoktu salonda…
İzmir’in en önemli projesine tanık olmaları gerekirdi oysa ama yine bildik İzmir tutumu… Bunu Başkan Soyer’in de yüz ifadesinde görmek mümkündü.
Oysa İzmir’i, Antalya’nın da ötesine taşıyacak bu projeye her İzmirli sahip çıkmalı.. Hem kendileri hem de çocukları için…
Bunu da öncelikle gazeteciler yapacak, yapmalı…
Yoksa İzmir, sıradan bir şehir havasından kurtulamayacak.
Bunu, bu kenti keşfeden Amazon Savaşçısı Smyrna’ya ve esaretten kurtaran ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e hissettirmeye hakkımız yok.
Her şeyiyle özel bir şehir olan İzmir, hakkını almalı.
——
Hürol Dağdelen
hurol90@gmail.com