Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan her insan, her 29 Ekim sabahı özgürlük bilinciyle uyanır. Cumhuriyet meşalesini yüreğinde taşır. Çünkü halkın iradesidir, toplumun gücüdür o…
Var olma savaşında bir adım önü çıkmaktır. Türk kimliğiyle gurur duymaktır.
Yıllardır köşemden şu vurguyu yapmaya çalışıyorum. Toplumları, toplum yapan, sürü olmaktan kurtaran değerlerine sahip çıkmaktır, bunu dünyaya haykırmaktır, diye…
29 Ekim günü olan budur, Türk insanı, kendisine özgürlüğü, toplumsal bilinç kimliğini, varoluşunu kazandıran Atatürk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmıştır ve bunu da dünyaya haykırmıştır, hem de engelleri aşa aşa…
Yabancı basın kuruluşları da bu direnişi her yıl, “Türk insanı, Atatürk değerlerine sahip çıktı” diye vermiştir.
İşte mesaj budur, net ve çarpıcı…
***
Benim için, 29 Ekim 1923, Türk insanının özgürlüğe doğuşudur. Bunu bilir bunu söylerim. Çünkü, Atatürk Cumhuriyeti sayesinde kadınlar seçme ve seçilme özgürlüğüne kavuştu. Çocuklar kimliğini buldu. Vatan, Lozan’da bağımsızlık mücadelesini kazandı, özgürleşti.
Bu üç hayati güç yani kadın, çocuk ve vatan, o güne değin “sürü”ydü. Kadın ve çocuğun fikri sorulmazdı bile, hele vatan, başka ulusların hakimiyetine girmişti.
Üçü de kurtuldu.
Erkek de, kimlik mücadelesinde, benliğini geliştirdi. Önceleri başaramasa, etki altında kalsa da, git gide beynini özgürleştirdi.
Ekonomik anlamda Türkiye, şaha kalktı. Dünya Türkiye’ye hayran kaldı.
Türk insanı darbelere rağmen fikirlerini özgürce savundu, hapse düşme pahasına yaptı bunu… Kimi, komünizmi, kimi şeriatı, kimi emperyalizmi savundu. Hapse girdi, çıktı, acılar çekti ama onu koruyan hep bu, “özgürlükçe düşünce gücü” oldu.
Yani, Atatürk Cumhuriyeti’nin yarattığı toplumsal iklim…
Sonuçta, 29 Ekim, bir insanı değerler bütünüdür.
***
İşt bunun için, Türkiye’de resmi bayramlar artık, bir sivil coşkuya dönüşüyor. İnsanlar, elde ettiklerinin ya da bir gün elinden giderse ne kaybedeceklerinin farkında…
Onun için, Türk insanın “Ben buradayım, halkım” mesajıdır bu… Engel de tanımaz, coşkuyu da sınırlandırmaz.
Bunun için İzmir’de, Ankara’da. İstanbul’da ya da bir başka şehirde yüzbinlerce insan, aynı amaç için bir araya gelir. Sorun onlara, hepsi şunu söyler, “Cumhuriyet benim bayramım, kutlamaya gidiyorum.”
Sözün özü, halk artık bir şeyin farkında; “Atatürk Cumhuriyeti benimdir, vazgeçilmez.”
Milyonların meydanlara akışı, bunun resmidir.
***
Milyonlar sokakta, meydanlarda Cumhuriyet’ini kutlarken, kimileri de ekran başında, internet maharetiyle, sosyal medyaya girdi, duygularını paylaştı; sevincine, gururuna ortak aradı.
Birlerce resim paylaştı, Atatürk’ün birbirinden özel fotoğrafları, şiirler, türküler, şarkılar, umutlar paylaşıldı.
Yani sadece sokakta değildi Cumhuriyet aydınları…
İnternetin gücüyle, ondan yüze, sonra milyona ulaştılar, paylaştıkça milyonlar az geldi.
Yani, görünmeyen müthiş güçtü sosyal medya…
Meydanların coşkusu, evlerin, işyerlerinin her bir köşesine ulaştı, büyüdü, taştı. Atatürk ve cumhuriyet sevgisi daha da pekişti.
İşte bu güç, engel tanımaz.
Ne demişti Atamız:
“Türkiye Cumhuriyeti İlelebet payidar kalacak.”
İşte tam da öyle.
Zira, Türk halkı Cumhuriyeti sevdi… Seven insan, hayat aşkına ihanet etmez, kuşaklar boyu yüreğinde taşır..
Sözün özü, 99. yılını gururla yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti hepimize kutlu olsun.