Küresel ısınmadan kaynaklı iklim krizi artık felaketlerin şiddetini arttırmaya başladı.
Aslında dünya var olduğundan beri felaketlerle tanışıyor ancak son zamanlarda bunların katmerlisi yaşanmaya başladı ve dünya ilk kez insan eliyle büyük bir felakete doğru sürükleniyor.
Tüm dünyada yangın, sel, deprem, pandemi, aşırı sıcaklar, kuraklık gibi felaketler yaşanırken ve bu olaylarda binlerce insan ve hayvan yaşamını yitirirken…
Ülkeler hala silahlanmanın ve birbirine efelenmenin peşinde. ABD, Rusya, Çin, AB ülkeleri yeni yen,i yepyeni silahlar üretip, ya gösterilerde ya da tatbikatlarda bunların insanları ne kadar hızlı öldürdüğüne dünyaya gösteriyorlar. Bir de bunları satmak için komşu ülkeler arasında ya da bir ülkede ırk, mezhep, din temelli karışıklıklar çıkarıp, düşmanlıklar yaratıyorlar.
Halbuki…
Dünyanın en büyük derdi iklim değişikliği ve bunun tetiklediği felaketler ile kuraklığın tetiklediği açlık olmalı. Kovid-19 da dördüncü dalga gelirse ve kuraklık böyle sürerse yoksulluk-açlık daha da yaygınlaşacak. Şayet gelir dağılımı dengelenmezse yani yoksullar toplam gelirlerden daha fazla pay almazlarsa ülkeleri toplumsal olaylar bekliyor olabilir ve bu durumda birçok hükümetin gitmesi olası görünebilir.
Büyük tehdit yoksulluk…
İşte bu nedenlerden dolayı özellikle gelişmiş ülkelerinki başta olmak üzere bütün hükümetler küresel bazda işbirliği yaparak yoksulların daha fazla pay almaları için gerekli adımları atmalılar. Yoksullar da seçimlerde kendileri için en uygun olan siyaseti savunan yani sermayeden değil, emekten yana olanlara teveccüh göstermeliler.
Yoksa sömürülmekten kurtulamayacakları gibi yoksullukları yükselen eşitsizlikler karşısında daha da artacak.
Türkiye dersek…
Daha önceleri ve şimdi kovid-19, sonra deprem, sel, kuraklık şimdi de yangın felaketleri ile uğraşan Türkiye’de de durum pek farklı değil. Asgari ücretin 300 dolar olduğu ülkede üreticiler artan maliyetler, tüketiciler de alım fiyatları nedeniyle daha da yoksullaşıyorlar.
Hukukun üstünlüğü, erekler ayrılığı, tabana yayılan güçlü demokrasinin ve gelir adaletinin sağlanmasının yanı sıra…
Türkiye’nin iklim krizi, buna bağlı olarak su sorunu, ve buna bağlı olarak da kuraklığı öncellemesi, ilgili bütün kurumlarıyla bu sorunun üzerine gitmesi ve tüm vatandaşları bilinçlendirip hepsini mücadelenin içine katması gerekiyor.
Yoksa ne siyasi egemenliğini ne de gıda egemenliğini koruyabilir.
Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi
E posta, harunrasituysal@gmail.com