Bugünkü yazımda zeytin üreticisinin sorunlarına değinmek istiyorum. Dövize endeksli gübre, ilaç, enerji gibi girdilerin fiyatlarının artması bütün tarım ürünlerinde olduğu gibi zeytin üreticilerinin de maliyetlerinin artmasına neden oldu.
Yine maliyetin ana kalemlerinden biri olan zeytin toplama işçiliği 2018 yılında 85 lira iken bu yıl 95 lira oldu.
Buna karşılık hem sofralık zeytin hem de zeytinyağı fiyatları yerlerde sürünüyor. Örneğin yeşil trilye zeytinin bu yılki fiyatı aşağı yukarı geçen yılla ayni. Üretici kilosunu 3,5-4 liradan satıyor. Domat zeytin ağaçları bu yıl az yaptılar. Ürün az olduğu için fiyatlar oldukça yüksekten gidiyor. Siyah iri trilye zeytinin ilk zamanlar üreticideki fiyatı 8 lira ortalama 7 lira iken, şu anda 7 lira ortalama 5 liradan işlem görüyor.
Zeytinyağı da ayni kaderi paylaşıyor. Dizem adı verilen 0 ile 1 asit arasındaki yağlar 16-17 liradan satılıyor. Bu iki sene önceki fiyatla aşağı yukarı ayni. Bir asidin üzerindeki yağların fiyatı asit derecesine göre değişiyor. Beş asidin fiyatı farklı, 12 asidin fiyatı farklı. Ayni zamanda bunların iki sene öncesine göre de fiyatları da farklı. Ancak fark düşme yönünde. Dizem dışındaki zeytinyağlarının üretici fiyatları iki sene öncesinin gerisinde.
Neden iki sene öncesinin fiyatlarıyla karşılaştırdığımı belki merak ediyorsunuzdur. İzmir ve civarında memecik adı verilen ve yağlık olan zeytin ağacı miktarı diğer çeşitlerden oldukça fazla. Bu ağaçlar bir yıl çok ertesi yıl ya az yapıyorlar ya da yapmıyorlardı. “Dı” diyorum, çünkü artık iklim değişikliğinin etkisiyle bu periyodisite uzadı. Artık bir yıl yapıyor, iki ya da üç sene sonra ancak yeniden ürün veriyor.
Bu durumda üretimin ortalama üç yılda bir, masrafların ise her yıl olduğunu düşündüğümüzde, gelir üçe bölünüyor ve köylünün eline aslında bir şey geçmiyor.
Bu yıl başlangıçta iyi giden yağlık zeytin verimi özellikle ekim-kasım aylarında sap çürüklüğü ve zeytin sineği nedeniyle oldukça düştü. Bu dönemde yağan şiddetli yağmur ve rüzgarın da etkisiyle ağaçlarda neredeyse zeytin kalmadı.
Dipten toplanıncaya kadar zeytinler çürüdü ve asitlikleri yükseldi. Bazı yerlerde bir asidin altında yağ bulmak neredeyse imkansızlaştı. Bu durumda toplama maliyetleri arttığı ve fiyatı düşük olduğu için çoğu üretici dipteki zeytinleri toplamadı, sadece dalda kalan birkaç zeytinle yetinmek zorunda kaldı. Yeşil neyse ama birçok üretici aile kendi ihtiyaçları olan siyah zeytinini bile yapamadı.
Bu sayılanlar zeytin sektörüne özel gibi görünse de aslında tarımın kaderi aşağı yukarı aynı. Maliyetleri düşürmek, daha kaliteli zeytin ve zeytinyağı yapmak, pazar bulmak ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için bütün köylüler gibi zeytin üreticileri de kooperatif çatısı altında örgütlenmeliler.
Arife tarif gerekmez…
Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi
harunrasituysal@gmail.com