KEREM YEĞİNBOY
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi seçimlerine hazırlanıyor. Konseyin şu anki başkanı Nazik Işık, yeniden aday olacağını açıkladı. Biz de onunla geçen zorlu dönemi ve yeniden seçildiği takdirde planladıklarını konuştuk.
- Nazik Hanım, seçimler demokrasinin bayramlarıdır, derler… İzmir Kent Konseyi için bayram arifesinde belki önce bir geçen dönemi konuşmak gerekiyor. İzmir tarihinin zorlu zamanlarından birinde sorumluluk üstlendiniz: Yangın, pandemi, deprem, yeniden pandemi… Son derece parlak bir özgeçmişle üstlendiğiniz İzmir Kent Konseyi Başkanlığı görevini etkili bir şekilde yürütmek için planlarınızı ve hatta belki kendinizi nasıl güncellediniz? Geçen dönem nasıl geçti?
Heyecanlı, telaşlı, sürprizlerle dolu ve yoğun. Yani İzmir gibiydik. 29 Şubat 2020’de seçildik, 6 Mart’ta yürütme kurulu tanışma ve ne yapmak istiyoruz konulu görüş alışverişi toplantısını yaptık. 18 Mart’ta ‘’Hep birlikte başlıyoruz’’ açılışı yapalım diye bir hazırlığa başlamıştık ki 11 Mart’ta pandemi patladı. Elbette bizim odağımız da pandemiye kaydı; mesela ilk çalışmamız İzmir Tabip Odası ve Büyükşehir Belediyesi ile birlikte billboard ve ledlerinde yayınlanmak üzere pandemi hakkında bilgilendirme afiş ve slaytları hazırlamak oldu. Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in kurduğu Kriz Yönetimi Üst Kurulu’nda Konseyimizi temsilen yer aldım. 28 hafta süren bu çalışmanın her toplantısına Kent Konseyi bünyesindeki meclislerin çeşitli hazırlık çalışmalarıyla oluşturulan görüş ve önerileri içeren yazılı bilgi notlarımız ve raporlarımızla katıldım. Ben kişisel olarak parlamak için değil, hep birlikte, ortak akılla ve coşkuyla ilerlemek hedefiyle aday olmuştum. Karşılaştığımız sorun ne olursa olsun birlikte, ortak akılla ve coşkuyla ilerlemeye çalıştık. Ayrıca Nisan-Mayıs aylarından itibaren Yürütme Kurulumuzla birlikte 2021 yılına yönelik bütçe ve iş planı çalışmalarımıza başladık. Meclislerimiz ve uzun zamandır adeta kâğıt üstünde kalmış olan çalışma gruplarıyla görüşmeler yaparak, onların ne yapmak istediklerine odaklanarak birlikte ilerlemenin yolunu oluşturmaya çalıştık. Haziran’da 10. kuruluş yıldönümümüzü Büyükşehir Kent Konseyleri toplantılarını başlatarak kutladık. Bu toplantılar şimdi de devam ediyor.
- İzmir Kent Konseyi Yerel Gündem 21 Programı döneminde kuruldu ancak yıllarca diğer kent konseyleriyle kıyaslandığında biraz kenarda kaldı. Böyle bir yapının sorumluluğuna talip olmak da biraz cesaret istemiyor muydu? Biraz geçmişe dönersek, süreç nasıl gelişmişti?
İzmir Kent Konseyi 2010’da kurulmuş ve geçmişi parlak bir kent konseyidir. İzmir, gece otobüslerini, iki durak arasında inebilme imkânını İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin geliştirdiği önerilerle hayata geçirmiştir. Kadınlardan oluşan bir Doğal Afetlerde Arama Kurtarma Çalışma Grubu kurmuş ve pek çok çalışma yapmıştır. Gençlik Festivali, Kadın Çalıştayları gerçekleştirmiştir. Bizim seçildiğimiz genel kuruldan önce bir süre pek göz önünde olmadığı bir dönemi olduğu doğrudur, ama o dönemde de birçok gönüllü Konseyi çeşitli çalışmalarla ayakta tutmaya çok emek vermiştir. 2019’da vizyonunun katılımcı demokrasiye çok açık olduğunu bildiğimiz Tunç Soyer’in Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinden sonra İzmir Kent Konseyi’nin yeniden ve güçlü bir şekilde ayağa kalkmasını bekliyordum. Bu ayağa kalkışta sorumluluk taşımaya uygun bir İzmir’e ve Konsey çalışmalarına dair birikimim, geçmişim vardı. Yıllardır sivil toplum içindeydim. Ayrıca kadınların görevlere talip olması gerektiğine de inanıyorum. Talip oldum, aday olup seçildim.
- Kent konseyleri nedir sorusunun sade bir yanıtı vardır: Bütün kent ortaklarının aynı masa etrafında buluşup projeler geliştirerek hayallerindeki kenti yaratmalarını sağlamak. Kulağa çok hoş gelse de, kimi belediyeler bu konseylerin hissedarı olduklarını unutup onları desteklemezler. Bu noktada Tunç Soyer’in geçekten katılımcılığı destekleyen bir başkan olarak İzmir’e fırsat yarattığını vurguluyorsunuz. Peki, vatandaşlar, yani gerçekten katılımı istenenlere ulaşılabildi mi? Bir başka deyişle, konseyimizin, İzmir’i temsil etme oranı kabaca yüzde kaçtır?
Hiç oransal bir hesap yapmadım. İzmir Kent Konseyi’nde aramızda bir ast-üst ilişkisi olmamakla birlikte ilçelerde kurulu kent konseyleri kurumsal üyedir. Yani ilçe kent konseylerinde aktif her sivil toplum ve vatandaş bizimle dolaylı da olsa ilişki içindedir. Ayrıca her ilçeden muhtarların kendilerinin seçtiği birer muhtar temsilcimiz var. Meslek örgütleri ve odalarından, sendikalardan temsilciler var. Hemşehri federasyonlarının hemen tamamı Konsey’in kurumsal üyesi… Engelli ve kadın örgütlerinin hemen hemen hepsi konseyin kurumsal üyesi… En önemlisi bireysel üyelerimiz. 8 bini aşkın bireysel üyemiz yani gönüllümüz var. Çalışma gruplarımızda da çok sayıda İzmirli yer alır, bilgisini, birikimini, enerjisini İzmir’in önem verdiği bir alanında hizmete sunar. Sosyal amaçlı kooperatiflerle spor kulüplerinin üyelikleri yönergemizde düzenlenmiş değil. Bunun da bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Yönerge çalışmamız tamamlandığında bu konulara da çözüm getireceğimize inanıyorum.
- Bu noktada ikinci soru daha kritik aslında. Kent konseyleri kentte istediklerini iki kulvardan hayata geçirir. İlk ve kolay olanı, Belediye Meclisi’ne “tavsiye” niteliğinde talepler iletmektir. Asıl ikinci ve süreç gerektiren yol hayallerindeki kenti yaratma sürecinde projeler geliştirip elini taşın altına koymaktır. Siz ki ulusal ve uluslararası proje üretme ve hayata geçirme konusunda sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin sayılı uzmanlarından birisiniz… Konseyimizde nasıl projeler gelişti, ya da bu hengâmede istediğiniz rakamlara erişebildiniz mi?
İzmir Kent Konseyi maalesef proje yarışmalarına başvuru hakkı olan bir tüzel kişilik değil. Bu projeler açısından bizi kısıtlıyor. Biz de çeşitli STK projelerine paydaş olarak katılıyoruz, mesela MemeKanDer ile Sabancı Vakfı’na engelli kadınlara yönelik bir proje başvurusunu yapmak üzereyiz. UNHCR bizimle proje yapmayı kabul etti, dört ilçede mülteci çocuklarla ‘’muhit’’ adını verdiğimiz bir sergiyle sonuçlandırdığımız bir proje yürüttük. Birlikte yaşamayı nasıl anlamlandırıyoruz, İzmir’de nasıl yaşıyoruz içerikli bu çalışmayı yeni dönemde sürdürmek üzere bir projemiz de değerlendirme aşamasında.
FES’e gençlerin yerel yönetimlere katılımını artırmak amaçlı ‘’Yapmak için bilmek’’ konulu bir proje teklifi yaptık, bu ay içinde sonuçlanmasını bekliyoruz. NDI ile Arapça bir kadına yönelik şiddetle mücadele broşürü projesi yaptık, yeniden basımına ihtiyacımız var. Bunlardan çok daha büyüklerini yapabilmek için İzmir Kent Konseyi bünyesinde proje birimi oluşturmaya çalışıyoruz. Son aylarda oluşturduğumuz proje uzmanları gönüllülerden oluşan grubumuz ilk çalışma olarak İzmir’deki sivil toplumun proje yapmışlık deneyimini ve kapasitesini, ne gibi çalışmalarla desteklenmesi gerektiğini ortaya çıkaracak bir çalışma hazırladı. Daha çok proje yapabilen, güçlü STK’larımız olmalı ve bunun için Kent Konseyi olarak üzerimize düşen desteği sağlamalıyız.
Gelecek döneme kalan işlerimiz arasında STK çalışma odasının mekân düzenlemesini bitirip kullanıma açmak, halen İzDoğa Şirketi tarafından kullanılmakta olan ortak çalışma atölyemizde özellikle çocuklar ve gençlerle proje oluşturma, geliştirme çalışmaları var.
- Önümüzdeki döneme gelelim. Yeniden seçildiğiniz takdirde, İzmir Kent Konseyi bir dahaki seçime kadar ne gibi fırsatlara sahip olacak? Ya da şöyle sorayım, ya size göre fonksiyonel ve başarılı bir kent konseyi nasıl çalışır? Başarının ölçütü nedir? İzmir bunun neresinde? Oraya ulaşacak mı?
İzmir Kent Konseyi’nin bilinirliği, tanınırlığı arttı. Son aylarda çok sayıda mesleki ya da hak temelli sivil toplum örgütü Konseyle “Nasıl birlikte çalışabiliriz?” diye kapımızı çalmaya başladı. Bu çok sevindirici bir gelişme, çünkü çok sayıda çalışmanın kapısı böylece aralandı demek.
Konseyimiz birçok alanda temsil edilmeye de başladı. Bu da geleceğe dair çalışmalarda sivil toplumun, İzmirlinin sözümüzü söyleyebileceğimiz, duyurabileceğimiz ortamların artması demek. Yeni Konsey binamız kamu ulaşım araçlarıyla erişimi kolay, çok merkezi bir yerde ve sivil toplum tarafından çok ilgi görüyor. Yani artık birikimimiz, insan kaynaklarımız, ilişki ağımız geçen dönemden çok daha elverişli. Pandemi de elverirse mekânımızda çok sayıda İzmir’de yaşam kalitemizi artıracak, İzmir’in geleceğini ortak akılla kuracak çalışma, bilgi paylaşımı ve çözüm üretimi yapılabilecek. Karaburun Kent Konseyi ile birlikte düzenlediğimiz, Büyükşehir Belediyesi’nin Ulaşım Daire Başkanı’nın ve Karaburun Belediye Başkanımız İlkay Girgin Erdoğan’ın bizzat katıldığı ‘’yüzer iskele halk toplantısı’’ gibi toplantılar da eminim artacaktır.
- İzmir’de sivil toplum örgütlerinin İzmir menşeli daha çok proje üretmesi gerekiyor. Bunun için somut girişimleriniz olacak mı? Somut hedefleriniz olduğunu umuyorum: Yeniden seçildiğiniz takdirde, gelecek dönemin sonunda sizinle bu söyleşiyi yinelersek, kaç projenin hayata geçtiğini söylemeyi hedefliyorsunuz?
Sayı vermek zor tabii çünkü proje yarışmalarını kimler açacak, hangi sivil toplum kuruluşları bu yarışmalara başvurmak isteyecek bilmiyoruz. Ama İzmir Kent Konseyi proje üretmeyi iki kanaldan destekleyecek: Birincisi sivil toplumun proje yapma kapasitesini geliştirme çalışmaları, ikincisi de proje yapmak isteyen STKlarla dayanışma ve arasında çoklu paydaşlık geliştirme çalışmaları…
Büyükşehir Belediyemizle başladığımız katılımcı bütçe çalışmasında istediğimiz ilerlemeyi henüz kaydedemedik, ama başkan Soyer’le görüşmelerimizde 2022’de bu alanda bir çalışma yapmaya dair beyanları var. Yani yeni dönemde STK’ların proje fikirlerinin yerel belediyeler tarafından desteklendiği bir alan daha açılmış olacağına inanıyorum.
İzmir’in sivil örgütleri, uluslararası fonlardan yeterince yararlanabiliyor mu? Bunda projeden ziyade gelecek fona odaklanma gibi bir etken var mı? Biz sivil örgütlenmeyi ve proje yapmayı yeterince doğru anlıyor muyuz? İzmirliler olarak kapasite geliştirmemiz gerekiyor mu? Bu yönde plan ve stratejileriniz var mı?
Söylediğim gibi, bizim yeni dönemde proje yapma kapasitesini artırma çalışmalarımız bu sorulara cevap niteliğinde. Ama daha net konuşabilmek için kurumsal üyelerimize göndermeye hazırlandığımız bilgi toplama formumuzdan elde edeceğimiz bilgileri beklemek doğru olur. STK’ların proje geliştirme gücünün artması İzmir Kent Konseyi aracılığıyla ilgili kurumlara iletilecek, şehri büyütecek, geliştirecek, geleceğe sağlam ortak temellerle ilerletecek yeni fikirler, projeler üretme gücünü de artıracağına inanıyorum.
- Örneğin binanızda henüz kullanıma açılmasa da STK’lar için çalışma alanı kurulduğu söyleniyor. Bu gerçek mi? Ne zaman kullanıma açılacak?
Evet, doğru. İki alanımız bu amaçla kullanılacak. İlki STK’ların kendi evrak dolaplarının olduğu, evraklarını işlemek ve çalışmak istediklerinde kullanabilecekleri STK Çalışma Odası, diğeri ortak çalışma atölyesi dediğimiz mekan. Tabii ki halen Genel Kurul Salonumuzu ve Yürütme Kurulu Toplantı Odamızı da kendi toplantıları, genel kurulları, eğitimleri vb çalışmaları için kullanan çok sayıda STK var. Pandemi döneminde zoom hesabımızı da kurumsal üyelerimize ücretsiz destek olarak sunmuştuk, yüzlerce kez kullanıldığını görmekten çok mutluyuz.
- Gelelim kent konseylerinin etkinliğine… Her potansiyel konsey üyesi gibi benim de en çok merak ettiğim şu: Orada alınan kararlar hayata geçiriliyor mu? Nasıl süreçler izleniyor?
Biz tavsiye kararlarımızı doğrudan Başkan Tunç Soyer’e sunuyoruz. Hemen her ay Başkan ile bir aylık görüşme ve değerlendirme toplantısı yapıyor, kendisinden destek istediğimiz konuları ve önerilerimizi görüşüyoruz. Birçok çalışma, örneğin Karaburun Yüzer İskele Halk Toplantısı böyle gerçekleşti. Bunu devam ettireceğimize inanıyorum.
Ayrıca örneğin Büyükşehir Belediyesi Engelli Hizmetleri Müdürlüğü ile Engelli Meclisimiz arasındaki ilişki ve işbirliği, örnek sayılabilecek bir ilişki ve işbirliği. Büyükşehir Belediye Meclisi Kent Konseyi Komisyonu ile aylık toplantı düzeni kurmak için bir çalışma başlattık, toplantıların Kent Konseyi’nde yapılmasında anlaştık, ama hukuki bir sorun var, onu çözmeye çalışıyoruz.
Belediye Meclisinin çeşitli komisyonlarıyla ilgili birimlerimiz arasında doğrudan ilişki kurmak için de Kent Konseyi Komisyonu ile birlikte bir çalışma yürüteceğiz. Genel Kurulları yapabildikçe önergelerimizin sayısı da tabii ki artacak.
- Bu gibi durumlarda gelen ilk soruyu sonda sormayı seçiyorum: İzmir valisi erkek. Belediye başkanımız erkek. Sadece kent konseyi başkanımız kadın. İzmir’de kadınların güç kaybettiği birçok çalışmada ortaya konuyor. Bu çerçevede sizin İzmir’in temsili açısından kritik bir konumunuz oldu. Kadındınız, hem de kadın hareketinden gelen bir kadındınız. İki temel soru var. İlki şu: Kadınları ve elbette diğer dezavantajlı kesimleri güçlendirebildiğiniz bir başkanlık dönemi geçirebildiniz mi?
Elbette çok çaba harcadık. Karabağlar Kent Konseyi başkanlığım döneminde kadınları güçlendirmek, semt merkezilerinde kadın örgütlenmeleri yaratmak, mahallelerden kadınları çalışmalara katmak açısından çok yol almıştık. Yüz yüze, ev ev çalışma imkânı vardı. Pandemi nedeniyle bu şekilde çalışma imkânı olmadı. Hala örneğin Tülay Aktaş Güçbirliği’nin düzenli toplantıları yüz yüze değil zoom üzerinden yapılıyor.
Bizim yeni Konsey mekânımız 6 Eylül 2021’e yani 5 ay öncesine kadar çok yetersizdi. Mesela tek toplantı odamız belediyenin bütçemizi yöneten Şube Müdürümüzün ve Konsey Genel Sekreterimizin çalıştığı 20-25 kişilik odaydı. Çok yararlı olan kadının insan hakları eğitimlerini yapacak mekânımız bile yoktu. Bu eğitimler için Aralık’ta duyuru yaptık, bu ay başlıyoruz. İki gelişme önemli; şimdi artık İzmir Kent Konseyi mekânı İzmir Kadın Kuruluşları Birliği’nin düzenli toplantı mekânı, Kadın Cinayetlerini Durduracağız İzmir Platformu’nun düzenli toplanma mekânı, KaDer Kadın Adayları Destekleme Derneği ve Eşit Yaşam Derneği’nin düzenli toplanma mekânı, bir çok kadın kuruluşunun genel kurullarını bizim salonumuzda yapmaya başladı.
Videolarımız, bilboardlara çıkan önemli günler afişlerimiz, emek ve demokrasi güçleri başta olmak üzere kadınların da yer aldığı her kesimle ortak çalışmalar oldu. Yani İzmir Kent Konseyi İzmir kadın hareketiyle iç içe geçmeye başladı.
Engelli Meclisimizin çalışmalarında da kadınlar çok önde, çok ağırlıktadır. Bu dönem kurduğumuz Engelli Kadınlar ve Engelli Anneleri Çalışma Grubumuz ilçe ilçe çalışmayı planladı, başlıyor. Yine bu dönem Kadın Kooperatifleri Çalışma Grubumuz, kadın kooperatiflerinin talebi üzerine kuruldu. Belediye Meclisinin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun da paydaş olduğu bir proje ile İzmir’in ilk Arapça Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Broşürünü çıkardık. Bugün bu broşür ilgili savcılık bürosunda bile kullanılıyor. İkincisi, yaptığımız zoom üzerinden panellerle ve çalıştaylarımızla birlikte güçlendik, birlikte ilerledik. Canlı yayın sırasında 3 binden fazla izleyicisi olan panellerimiz oldu. Eşitlik, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe, stratejik planlama, yerel eşitlik politika ve uygulamaları, yerel eşitlik eylem planları bunların örnekleri.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Yerel Eşitlik Eylem Planı ve İzmir Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Planı sivil toplum çalıştaylarımızın her ikisini de ortak taleplerimizi, ortak aklımızı ortaya çıkarmak ve ilgili kuruluşlara sunmak açısından çok önemli buluyorum.
- İkinci soru da haliyle şu olacak: Erkek başkan demek, erkek etkin yönetim kademeleri ve zayıf kadın demek. Kadın başkan da bu anlama gelebiliyor. Fakat bazen iki cinsi uyumlu işbirliğine teşvik etmede kadın yönetici daha incelikli ve daha uzlaştırıcı olabiliyor. Başkanlığınız sürecinde bu noktada performansınızı nasıl değerlendirirsiniz?
Bizim önemli eksiklerimizden biri, birlikte, özellikle de eşit insanlar olarak çalışma deneyimimizin, birikimimizin sınırlı olması. Erkeklerin erkeklerle çalışma alışkanlığı var, kadınlarla çalışma alışkanlığı daha az, eşit insan çalışma alışkanlığı çok daha az.
Aile ilişkilerinde annemiz, eşimiz, kızımız, kardeşimiz olan kadınların hep erkeklerin koruyuculuğu altında olmasına şartlanıyoruz. Okulda öğretmenimiz kadın olsa da neredeyse hemen her yerde erkek müdüre bağlı çalışıyor. İş dünyasında kadınların varlığı sınırlı, oldukları yerlerde de çok büyük oranda karar alıcılar arasında değil yardımcı görevlerde yer alıyorlar.
Ben birlikte ve eşit insanlar olarak çalışmaktan yanayım. Bunu yapmaya çalışıyorum elbette, özellikle de çalışarak, birlikte çalışmaya teşvik ederek yapmaya.
Burada sözünü edemediğim çalışmalara emek veren gönüllülerimiz bağışlasınlar, herşeyi tek bir röportaja sığdırmak elbette mümkün değil. Ama her zaman dediğim gibi, hiç yalnız yürümedim, yürümeyeceğim. Birlikte yürüdüğüm tüm sivil toplum temsilcilerine, dostlarıma, arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Sizi de bu birlikte yürüyüşe daha sık bekleriz.