Konak Belediyesi, yaklaşık iki milyon insanın yurtlarından ayrılmasına sebep olan, Türkiye ve Yunanistan arasında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan Mübadele Sözleşmesinin yıldönümünde, bir belgesel yayınladı. Belediye’nin youtube kanalı ve sosyal medya hesapları üzerinden yayınlanan belgesel ile mübadil ailelerin ortak anıları ve acıları bir kez daha dile getirildi. Kendisi de mübadil bir aileden gelen Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’un da yer aldığı belgesele, çok sayıda beğeni ve yorum geldi. Başkan Batur, mübadelenin yüreklerden asla silinmeyecek bir yara, bir sızı olarak kalacağını ifade ederken günün anısına yayınlanan belgeselin başında, Şirince’den Yunanistan’a göç etmek zorunda kalan Dimitrula Kostaoğlu’nun söylediği İzmir türküsü yüreklere dokundu. Filmde, Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı mübadelenin tarihini ve etkilerini aktarırken, Lozan Mübadilleri Vakfı Ege Bölge Temsilcisi Nevil Gündoğdu mübadelenin nesillere etkilerini; Eşrefpaşa Giritliler Derneği Başkanı ve Konak Belediyesi Meclis Üyesi Ali Peynirci, Dernek Başkan Yardımcısı Fahrettin Varol ve ailesi Girit Mübadili olan Mustafa Duğral da anılarını anlattı. Belgeselde Konak Belediyesi’nin kente kazandırdığı Mübadele Parkı ve yapımı tamamlanan Mübadele Heykeli de anlatıldı.
“Tam 98 yıllık bir acı”
Belgeselde, Selanik göçmeni olan dedesinin ve mübadeleyi yaşamış aile büyüklerinin anılarını dinleyerek büyüdüklerini ifade eden Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, “Bugün ortak bir tarihin, ortak bir kültürün, aynı güneşin, aynı denizin insanları olarak barışın ve kardeşliğin önemini de çok iyi biliyoruz” sözleri ile yaşanan acıların ortaklığını dile getirdi. Başkan Batur, belgeselde yer alan konuşmasında şu sözlere yer verdi:
Mübadele, Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli sonuçlarından biri oldu ve yüz binlerce insanın hayatlarında onarılmaz yaralar açan, büyük bir dram olarak tarihe geçti…
Tam 98 yıllık bir acı.
Anadolu’da yaşayan yaklaşık 1,5 milyon Rum Yunanistan’a giderken, 500 binden fazla Türk de Yunanistan’dan Türkiye’ye geldi. Ata yurdundan anayurda dönüş, her iki halk için de zordu, her iki halk için de sancılıydı!..
Savaştan yeni çıkmış ülkemizin kabul etmek durumunda kaldığı mübadele sürecinde yaşananları ben de yakından biliyorum; çünkü Selanik göçmeni bir ailenin çocuğu olarak, o günleri dinleyerek büyüdüm.
Ailemin büyükleri, dedem, o dönemde neler yaşadıklarını anlatır, biz de o yaşlarda, sanki bir “masalmış” gibi dinlerdik. Mübadelenin yüreklerden asla silinmeyecek bir yara, bir sızı olarak kalacağını da o yaşlarda öğrendik.
Bugün ortak bir tarihin, ortak bir kültürün, aynı güneşin, aynı denizin insanları olarak barışın ve kardeşliğin önemini de çok iyi biliyoruz.
İşte bu nedenle, Mübadele Parkı’mıza ortak anı ve acıların simgesi olarak yerleştirdiğimiz Mübadele Heykeli’miz, yıllar önce mübadilleri taşıyan gemilerin yanaştığı İzmir Körfezi’ne bakacak hep…
Nazım hikmet’in dediği gibi:
“yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim…”