“Kültürpark’ın Anayasası’nı yazdık. Onay aşamaları sonrası İzmir’in en önemli bölgesi, artık kişisel ve dönemsel kararlardan etkilenmeyecek” diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e Kültürpark Platformu’ndan itiraz geldi.
Tunç Soyer ve Meclis üyelerine açık mektup başlığıyla açıklama yayınlayan Kültürpark Platformu: “Tunç Soyer’e plan yapabileceklerini ama Anayasa’nın bir mutabakat gerektirdiğini” anımsatarak, Kültürpark Anayasası’nın da henüz yazım aşamasına gelmediğini söylemek isteriz. 420 bin m2’lik bir kent parkı, kentin tek parkı olan Kültürpark; siyasetsizleştirilip, teknokratlaştırıldı. Sivil toplum çatısı altında örgütlenen yurttaşlar, kurumlar, partiler ‘teknik olmamaları gerekçesiyle’ karar süreçlerinin dışında bırakılarak, demokratik temsil olanakları yok edildi, gerçek demokratik talebin oluşturulması engellendi.
Hafta içinde yapılan İBB Meclis toplantısında Kültürpark’a ilişkin Koruma Amaçlı İmar Planı (KAİP) taslağını sunan Teknokratın dediği gibi çalışmanın teknik bölümü kısmen de olsa- tamamlanmış olabilir. KAİP’e baz oluşturacak bazı girdiler TMMOB’a bağlı meslek Odalarının talebi üzerine hazırlatılmış olabilir. Ama Kültürpark ne sadece teknik kararlarla korunabilir ne de toplanan teknik raporların girdilerinden, böylesi bir plan taslağı çıkartılabilir” ifadeleri kullanıldı.
“Meseleye “inşaat, sit, şartname, plan notu, metrekare, % 5 emsal, binlik, beş binlik plan, sözleşme, yarışma, yapılaşma hakkı” gibi kısıtlı bir sözlük ile bakanların İBB Meclis’indeki sunum dilleri, kentin hazinesi olan Kültürpark’ı “Fuar” kavramına hapis etti. Taslak, önceki dönem yönetiminin ürünüdür. Çağdışı kalmış bir şekilde Kültürpark’a 1970’lerin, 90’ların fuar alanı olarak bakmayı sürdürmektedir. Bu tanım sivil toplumun da, kamuoyunun da ve biliyoruz ki, Sn. Tunç Soyer’in vizyonu da değildir” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada şu bilgiler verildi:
“Sunumdan anlıyoruz ki, 90 yıl önce, İzmir’in nüfusu 600 bin iken planlanan parkın, 4,5 milyonluk İzmir’deki kıymeti bilinmedi. Hava, su ve doğanın önemi algılanmadı, küresel ısınma dert edilmedi. Oysa Kültürpark’ı kente kazandıran Behçet Uz son röportajında “kent önümüzdeki yıllarda 3-5 milyonu bulacak nüfusa sahip olacak. O zaman burasının önemi daha iyi anlaşılacaktır” demişti. 1930’ların başında Kültürpark’ın bir “Medeniyet Merkezi, bir Halk Okulu” olarak kurulma durumunu çözemediler. Bu yeni ve modern mekânda “modern vatandaşın batılı imajı ile görünür kılındığını” anlayamadılar. Ada Gazinosunda çocuklu ailelerin, Göl Gazinosunda da gençlerin yenidünya ile tanışma kapılarının açıldığını, Paraşüt kulesi, Tenis Kulübü vb’i ile sporla tanıştıklarını tahayyül edemediler. “Bu anı defteri”, “bu vaha”, “bu özgürlük duygusunun”, “bu medeniyet merkezinin” sadece teknik bir çalışma ile korunabileceğini var saydılar. Sunumlarında Kültürpark’a ilişkin talep edilen “flora, fauna dökümünden, kent ekosistemine; taşıma kapasitesinden, yapı stoku dahil tüm envanter çalışmalarına, Mimari rölevelerden, kullanım kullanıcı bilgisine, doğal afet hassasiyeti” gibi çalışmaların yapıldığı belirtildi. “Riskler, analizler ve profilleri çıkartıldı ve sistem revize edildi. Koruma Amaçlı İmar Planı’nın girdileri toplandı” dediler. Evet, yapıldı ama bu raporların çıktıları Kültürpark’ı “Fuar alanı” olarak tanımlamadı, bu çalışmaların çıktıları Kültürpark’da “yeni inşaat yapılmasını” önermedi. Bu raporlar Kültürpark’ı yürüyüş yapılan, dinlenilen, spor yapılan, temiz hava alınan, piknik yapılan, çocukların oynatıldığı, arkadaşlarla buluşulan yer olarak tanımladı. Raporlarda “Kültürpark’ın kent için en önemli işlevlerinden birisi yaşayanların temiz hava alabildikleri, doğa ile buluşabildikleri bir alan olmasıdır. Aranan gürültü değil sakinlik, hareket değil huzur” diye yazıldı. Raporlarda Kültürpark’a ilişkin tanımlamalarda, alanın kent parkı olduğu belirtildi. Yamanmış bir fuar geçmişine sahip olduğu vurgulandı. Yıllar önce sökülmesi gereken hangarların yerine inşa edilmesi planlanan bina için hiçbir rapor yapılabilirlik onayını vermedi. Aynı şekilde Celal Atik Spor Salonu’nun yıkılıp, yeniden yapılması talebi hiçbir yerde karşımıza çıkmadı. Buna rağmen bu taslak masaya konabildi. “
Raporlarda; parkta aynı anda bulunabilecek maksimum kişi sayısının 5.600 olarak hesaplandığının belirtildiği açıklamada, “ Belediye yönetiminin bu konudaki değerlendirmesi “Meselenin Yönetim ve işletime ilişkin olduğu, plan onayı sonrası Plan Raporu ekinde yer alacak Yönetim / İşletim Planında değerlendirilecektir” şeklinde oldu. Oysa Kültürpark’tan sökülmesi gereken hangarların yerine 12 bin m2 zemin alanlı, kaç kat olacağı, kaç kişiyi barındıracağı ve ne amaçla kullanılacağı belli olmayan yeni bir yapının inşasından hemen vaz geçilmesi gerekirdi. Parkın bitki varlığının 1940’ların başında şekillendiği, 1960’ların sonunda fuar işlevini iyileştirmek için yapısal yüzeylerin artırılarak, yeşil alanların daraltıldığı, bitkiler için en önemli tehdidin asfalt malzemesinin kullanılmasıyla başladığı o raporlarda yazmıyor mu? “Yapılar ve döşeme malzemeleri gibi, yapısal müdahalelerle yeşil alan varlığının daraldığı, toprak ilişkisinin zedelendiği, sağlıklı ekolojik ilişkinin kurulması için sağlıklı temiz hava, toprak, su ve iklime olan gereksinime dikkatiniz çekilmedi mi? Geçirimsiz yüzey olarak tanımlanan alanların minimuma indirilmesi ve sıkıştırılmış ekolojik yüzey kaplamalarına yönelinmesi talep edilmedi mi?
Raporlarda, “Ağaçların hava kirliliğini azaltmadaki rolü vurgulanarak, “İzmir’in tek kent parkı olması, kent merkezinde bulunması, birçok rekreasyonel faaliyetin gerçekleşmesine imkân tanınması, kent ekosistemine katkılarıyla Kültürpark, İzmir için vazgeçilmez nitelikteki sayılı mekânlardan birisi olma özelliğine işaret edilmedi mi? “Kent parklarının hava kirliliğini azaltarak, karbon tutma işlevini sağlayıp iklim değişikliğinin sonuçlarını hafiflettiği belirtilip, Kültürpark bünyesinde yapısal yüzeylerin minimuma indirilerek yüzey sıcaklığının azaltılması istenmedi mi? Peyzaj parçalanması ve bağlantısızlığın artmasının, yeşil alanların işlevlerini bir sistem olarak yerine getirebilme kapasitesine verdiği zarar anlatılıp, Kültürpark’ın çevreyle ilgili fonksiyonları tam kapasite ile gerçekleştiremediği yazılmadı mı? Tüm bunlara çözümünüz ya PLAN NOTU’na işlenecek diyerek maskelemek ya da KENTSEL TASARIM /PEYZAJ PROJESİ’ne işlenecek diyerek geçiştirmek mi olmalıydı? “Kültürpark’ı kimlerin, ne sıklıkta kullandıkları, kullanım amaçları ve park içinde ne gibi eksikler gördüklerini ortaya koymak amacıyla kullanıcı profilinin çıkartıldığı Raporda; park ile ilgili temel algıları, parkta kendilerini güvende his edip etmedikleri, parkla ilgili değişmesini talep ettikleri veya yetersiz gördükleri temel birçok konu araştırıldı” denmekte. Parkın gündelik yaşamına ilişkin yıllardır giderilmeyen talepler yine plan onayı sonrası hazırlanacak, ne olduğu bilinmeyen Kentsel Tasarım/Peyzaj Projesi’ne bırakıldı.” İfadeleri yer aldı.
Kağıt üstünde bırakılamaz
“Kültürpark’ın sadece 57.600 m2’lik alanının afet bölgesi olarak kullanılabileceği, Parkın 27.200 – 43.350 kişiye mekân olabileceği belirtilip, parktaki yer ve yön planı olmaması nedeniyle “kaybolmuşluk hissi” yarattığı raporlanmamış mı? Çözüm yine notlarda. Kentsel Tasarım / Peyzaj Projesinde” ifadelerinin yer aldığı açıklamada:
“Bu raporlarda yer alan veriler, kâğıt üstünde ve günü gelince bakılacak PLAN NOTLARI’na işlenecek ya da KAİP taslağı Meclis tarafından kabul edildikten sonra hazırlanacak Kentsel Tasarım / Peyzaj Projesi ve Yönetim /İşletim Planlarında yer alacak sıradanlıkta değildir. Bu nedenle şimdiden açıklanmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Raporların hiç birisi Kültürpark’ta bir inşaat ihtiyacına ya da fuar alanını baş tacı eden bir vizyona işaret etmemektedir. Raporların ortak aklı “Yaşanabilir bir İzmir için, parkın bakımı, parkta verilmesi gereken hizmetlerin sağlanması, olanların iyileştirilmesidir. Zaten ekolojik denge gibi çok ağır bir işlevi olan Kültürpark’a ek görevler yüklenmemesini söylemektedir. Kültürpark’ın çok değerli ve yaşamsal olan bu işlevini yerine getirirken ona nasıl katkı vereceğimizi bulmamız gerekiyor. Kültürpark’a değerini geri vermek için “inşaat haklarından” ya da “emsallerden” söz etmekten hemen vazgeçilmeli, alanı betondan arındırma ve kentin tek yeşil alanını özgür bırakmanın yolları bulunmalıdır. Burada yapılması gereken çok özel olan bu alan için doğru bir tahayyül anketi, misyon çalışması, kullananı / kullanmayanların nedenlerinin araştırılması gibi çalışmalar ve halkın parkına ilişkin bir alan yönetim planı taslağı ile halka nasıl iade edileceği olmalıdır. Kentsel Tasarım / Peyzaj Projesi ve Yönetim /İşletim Planları Meclis kararından önce açıklanmalıdır. 21. Yüzyılda bir kent parkı için Koruma – Kullanma dengesi nasıl kurulmalı sorusu üzerine değerlendirme yapılmalı, riskler, tehdit analizleri açıklanmalıdır. Raporlarda ifade edilen tehlikelerin neden göze alındığı anlatılmalıdır. Kültürpark’ın kamusal bir alan olarak, gerçek bir kent müştereği haline nasıl getirileceği, yeni nesil bir kent parkı nasıl olmalı sorularının yanıtı bulunmalıdır. Bunun için müştereğin planlanması ve tasarımında; felsefe, sanat, sosyal bellek, siyasal ve toplumsal süreçler, kişisel ve toplumsal tercihler, ekonomi, ekoloji gibi pek çok girdiyi içeren disiplinler arası bir çalışma yapılmalıdır.”
Açıklamada ayrıca şu görüşlere de yer verildi: “Sn. Başkan Tunç Soyer; Başkanlar kentlere hizmet etmek için göreve gelir. Bu onların asli görevleridir. Ancak Behçet Uz gibi tarihe geçen Başkan olmak, bugün Kültürpark’ın, İzmir’in korunmaya, kurtarılmaya, geliştirilmeye olan ihtiyacını karşılayan Başkan olmaktan geçecektir. Belediye birimlerinin hızla parka toplandığını görüyoruz. Bundan hoşnut değiliz. Kültürpark’ı terk edeceğiniz, Parkın ihtiyaçlarını gidererek, alanı kendi doğal haline bırakacağınız çözümlerin zaman yitirilmeden üretilmesi gerekiyor. Kültürpark ve kent bizden çok sizin sorumluluğunuzda ve sahip çıkma yükümlülüğünüzdedir. Kültürpark’ın bu kent için taşıdığı değeri sürdürülebilir kılmanın başta siz olmak üzere, bu dönemi yaşayan herkesin tarihi görevi olduğunu bir kez daha vurgulayarak dikkatlerinize sunuyoruz.”