İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ikinci gününde konuşan Bilkent Üniversitesi’nden iktisatçı Prof. Dr. Ali Hakan Kara, “Artık zor işler yapmak gerekiyor. Yapamazsak bir yüzyıl değil bin yıl da geçse bu problemleri konuşmaya devam ederiz. Yeter ki birbirimizle kavga etmeyi bırakıp önümüze bakalım. Aklın ve bilimin yönüne dönelim, önümüz açık” dedi.
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde konuşan Bilkent Üniversitesi’nden iktisatçı Prof. Dr. Ali Hakan Kara, Türkiye’de enflasyon sorununun 1970’li yıllarda başladığını, 2016 yılında Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığının bitişiyle birlikte enflasyonun yeniden yükselmeye başladığını ifade etti. Kara, “Merkez Bankası kanununa baktığınız şu anda da araç bağımsızlığına sahip, kendi aracını kendi inisiyatifiyle kullanabilse de siyasi otoritenin bunu hazmetmesi, buna izin vermesi ve toplumun da bunu desteklemesi çok önemli” dedi.
“2001’e geri döndük”
2001 yılında dibe vurulduğunu, dünyanın en yüksek üçüncü enflasyonuna sahip olunduğunu belirten Kara, “Gelinen noktada 2001’e geri döndük. Dünyada dördüncü en yüksek enflasyona sahibiz. Bir dönem başarı elde ettik enflasyonu düşürdük ama devam ettiremedik. Ettirmek için biraz daha farklı bir yapı kurmak gerektiğini savunacağım. Türkiye’nin sürdürülebilirlik ve makro finansal dengeleri devam ettirebilmesi konusunda kurumsal yapılandırma önerileri getireceğim. 100 yıllık dönemden ne ders çıkarabiliriz diye bakarsak finansal istikrar konusunda; basiretli bir para politikası, fiyat istikrarı için ön şart. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığı kritik. Son yıllarda gördüğümüz gibi, siyasi otoritenin de toplumun da bunu benimsemesi gerekiyor. Bu yetmez, diğer kurumların da para yaratma yetisinin de sınırlandırılması lazım. Kamu bankalarının asıl işlevlerine dönmesi, bütçe disiplini ve mali açıdan önemli. Sadece enflasyonu indirelim, Merkezi Bankası bağımsız olsun, bütçeyi de sıkalım enflasyonu düşürelim şeklinde bir yaklaşım kalıcı olmayabiliyor. Arka planda sürdürülebilir istikrarlı yapı da önemli. Makro finansal dengesizlikleri de gözeten yapıya ihtiyaç var” dedi.
“Yeter ki kavga etmeyelim”
Kara, “Çözüm ne diye sorarsanız; verimlilik artışı ve üretkenlik artışına odaklanmamız lazım. Üretim değil verimlilik. Bu çok önemli. Yeni yüzyılın da temel mottosu bu olmalı bence. Değer artışına odaklanmamız lazım. Verimlilik deyince o kadar da kolay bir şey değil, verimliliğin içine her şey giriyor. Kurumsal yapılanmadan tutun, kurumların ve kuralların yeniden yapılanması, hukuk sisteminden eğitim sistemine kadar olan bir yelpazede reform yapmak gerekiyor. Beşeri sermaye, teknoloji gelişimi gerekiyor. Kamunun kapasitesini artırmak lazım ki kaynakların etkin dağılımını sağlasın. Bunun içine aslında her şey giriyor. Zor şeyler bunlar ama kolay lokma da kalmadı. Çünkü gelecekteki refahın bir kısmı da hatta harcandı. Dolayısıyla artık zor işler yapmak gerekiyor. Yapamazsak bir yüzyıl değil bin yıl da geçse bu problemleri konuşmaya devam ederiz. Türkiye bunları yapabilecek kapasitede mi diye sorarsanız ülkenin birikimi coğrafi konumu kültürel birikimi beşeri sermayesi bunları yapmak için yeterli. Yeter ki birbirimizle kavga etmeyi bırakıp önümüze bakalım. Aklın ve bilimin yönüne dönelim, önümüz açık” dedi.