Selçuk’ta devam eden TİS görüşmelerinin tıkanması üzerine sendika bugün belediye binasına grev kararını astı. Anlaşma sağlanamazsa sendika yakın zamanda greve çıkabilir.
Selçuk Belediyesi’nde çalışan kadrolu işçiler ile belediye şirketinde çalışan işçiler arasında örgütlü Türk-İş Belediye-İş Sendikası Çevre Belediyeler Şubesi ile SODEMSEN arasında 3 aydır devam eden yeni dönem toplu iş sözleşmesi tıkanması üzerine sendika aldığı grev kararını belediye binasına astı.
Yaklaşık 400 işçiyi ilgilendiren görüşmelerde ekonomik maddelerde anlaşma sağlanamadı. Edinilen bilgilere göre sendika bütün sosyal haklarla birlikte net 16 bin TL talep etmesine rağmen SODEMSEN’in son teklifi net 12 bin TL oldu. Sendika ayrıca ilk yıl ve ikinci yılın sonunda da enflasyon artı refah payı talep etti.
CERİTLİOĞLU: YÜZDE 130 ZAM YAPTIK
Grev hakkında sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel Ceritoğlu, işçilerin 20 bin lira talepte bulunduğunu belirterek, “İktidar 5 bin 500 TL asgari ücreti 8 bin 500 seviyesine uyarladı, biz 6 bin 615 TL düzeyinde olan en düşük işçi gelirini, ince ince hesap yaparak, 15 bin 155 TL seviyesine çıkardık ama bu seviyelerde uzlaşmakta zorlanıyoruz. Belediyemizdeki işçi arkadaşlarımıza, iktidarın iyileştirmesinin çok ötesinde bir oranda, yüzde 130 seviyesinde zam yaptık ama işçi arkadaşlarımıza yetmiyor. Kendileri 20. bin TL’yi aşkın bir talepte bulunuyor” ifadelerini kullanmıştı.
60 GÜNLÜK SÜREÇ BAŞLADI
Grev kararının asılması ile birlikte 60 günlük yasal süreç başladı. Bu süreçte sendika sandık kurarak da işçilere grev kararını oylatacak. İşçiler greve ‘evet’ derse ve 60 günlük süreçte anlaşma sağlanamazsa grev hayata geçirilecek.
‘İŞVERENİN DAYATMASIDIR’
Belediye önünde açıklama yapan Sendika Başkanı Cumali Akay TİS sürecinin belediye yönetiminin uzlaşmaz tutumu nedeniyle tıkandığını belirterek “Üyelerimizin, Anayasal haklarını kullanarak aldıkları bu grev kararı, belediye emekçilerinin de, sendikamızın da tercihi değildir. Alınan grev kararı, hayat pahalılığı ve geçim derdinin dayatmasıdır. Alınan bu grev kararı, bize enflasyon altında ücret artışı öneren işverenin dayatmasının sonucudur.” dedi.
Sendika tarafından yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:
Değerli arkadaşlar
Belediye-İş Sendikası dürüst, tutarlı ve ilkeli toplu sözleşme politikaları sonucu, örgütlü olduğu işyerlerinde toplu sözleşmeleri üyelerinin hak ve menfaatlerini gözeterek öncelikle masada bitirmeyi hedefleyen bir sendikadır.
Selçuk Belediyesi ile sendikamız Belediye-İş arasında devam eden toplu sözleşme görüşmelerini de bu ilkeler çerçevesinde, bu anlayışla yürüttük.
Selçuk Belediyesi’nde geçen yıl 7 Aralık’ta başlayan toplu sözleşme görüşmelerimizde geçen 60 günlük sürede, Selçuk Belediyesi’nin tek taraflı dayatmaları nedeniyle maalesef anlaşmaya varamadık.
Belediye yönetimi ile sendikamız arasındaki görüşmelerde anlaşma sağlanamayınca toplu sözleşmemizde yasal olarak arabulucu sürecimiz başladı.
Belediye yönetimi 15 günlük arabuluculuk sürecinde de yeni bir teklif yapmayarak eski eski teklifinde ısrar etti.
Arabulucu sürecine bir şans daha tanımak için 6 günlük ek süre istedik.
Ancak Selçuk Belediyesi yetkilileri bir kez daha bu ek sürede de yeni bir teklif yapmadı.
Arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlanamayınca yasal olarak grev sürecine girmişken, belediye yönetimi 29 Mart Çarşamba günü şubemiz ile görüşme talebinde bulundu. Ancak, bu toplantıda da belediye yönetimi, anlaşma, uzlaşma yerine bir kez daha eski teklifinde ısrar etti, adım atmaktan kaçındı.
Toplu iş sözleşme görüşmesi sonrasında yönetici, temsilci ve üyelerimizle yapmış olduğumuz toplantı ve görüşmeler sonucunda belediyenin teklifi, arkadaşlarımız tarafından kabul edilmemiştir.
Sendikamızın bütün iyi niyetli samimi çabalarına rağmen sendikamız ile Selçuk Belediyesi arasındaki toplu sözleşme sürecimiz, Belediye yönetiminin uzlaşmaz tutumu nedeniyle tıkanmıştır.
Üyelerimizin, Anayasal haklarını kullanarak aldıkları bu grev kararı, belediye emekçilerinin de, sendikamızın da tercihi değildir.
Alınan grev kararı, hayat pahalılığı ve geçim derdinin dayatmasıdır.
Alınan bu grev kararı, bize enflasyon altında ücret artışı öneren işverenin dayatmasının sonucudur.
Değerli arkadaşlar
Sendikamız ve arkadaşlarımız bu hayat pahalılığında işverenin kendilerini yoksulluğa açlığa mahkum eden bu teklifi nasıl kabul etsinler?
TÜİK’in çakma enflasyon oranı bile yüzde 55’in üzerinde iken, kısa adı ENAG olan, Enflasyon Araştırma Grubu’nun Şubat ayı yıllık enflasyon oranı ise yüzde 126’yı geçti.
İktidar, enflasyonu TUİK marifetiyle kağıt üzerinde düşürmeye çalışsa da hayat pahalılığı her geçen gün artıyor.
Türk-İş’in Mart ayında yaptığı araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken AYLIK GIDA HARCAMASI TUTARI yani açlık sınırı 9.591 TL, Yoksulluk sınırı31.241 TL’yi aştı.
Bizim isteyip de belediyenin vermediği ücret dahi hayat pahalılığından, zamlardan kaynaklı her geçen gün eriyor.
Değerli arkadaşlar
İktidarın akla mantığa ve bilime aykırı politikaları nedeniyle, her gün temel gıda maddelerine zamlar yağıyor.
Artık işçinin fedakarlık yapacak hali kalmadı.
Belediye yönetimin ekonomik sıkıntılarını da anlıyoruz. Ancak ekonomik krizin sorumlusu emekçiler değil..
Hiç kimse, belediye emekçilerine ölümü gösterip, sıtmaya razı edemez.
Emekçiler bu sürecin faili değil, mağduru…
İktidarın ekonomi bilimine aykırı politikalarının faturasını işçiye emekçiye kesemezsiniz
Hep işçiden fedakarlık bekleniyor.
Biraz da siz fedakarlık yapın…
İşçi yoksa, emeğe hak ettiği değer verilmiyorsa, yeni hizmetlerde, yeni eserlerde olmaz.
Artık yeter bizim fedakarlık yapacak halimiz kalmadı.
Yaşamın pahalı, emeğin ucuz olduğu bu düzenin karşısına “artık yeter böyle gitmez” diyerek çıkacağız sefalet ücretlerine teslim olmayacağız.
Yüksek enflasyon ortamında, erken kalkanın ilk zammı yaptığı bu ortamda emekçiler için önemli olanaldığı ücretin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığıdır.
BİZ İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN, ENFLASYON KARŞISINDA EZİLMEDİĞİMİZ BİR ÜCRET TALEP EDİYORUZ.
Biz geçim derdindeyiz
Kimse bizim ekmek davamızı kendi siyasi çıkar ve hesaplaşmalarının aracı yapmasın.
Biz, belediyenin kasasını istemiyoruz.
Bu sürecin masada bitmesi için ısrarlı çabamıza devam edeceğiz.
Çünkü bizim amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.
Biz dün olduğu gibi, bugün de sorumluluk bilinciyle taşın altına elimizi koymaya hazırız.
ANCAK HİÇ KİMSE BELEDİYE-İŞ’TEN, ÜYELERİMİZİ AÇLIĞA VE YOKSULLUĞA MAHKÛM EDECEK BİR SÖZLEŞMEYE İMZA ATMASINI BEKLEMESİN.
Gelin bu süreci masada bitirelim. El ele omuz omuza halaylarımız birlikte çekelim.