Çeşme için Meslek Odalarından ortak çağrı: Danıştay kararının arkasından dolanmayın, daha fazla kamu zararına yol açmayın
- | Son Güncelleme:
- | İzmir'de Son Dakika
Danıştay 4. idare Dairesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Çeşme Projesi ile ilgili vermiş olduğu bozma kararına uyarak ve projeyi iptal etti. İptalle ilgili meslek odalarının yaptığı açıklamada “Çeşme KTKGB sınırlarının daha fazla genişletilmesinin önüne geçilmiştir. Artık Çeşme Yarımadası sadece korunmalı, bölgenin doğal ve kültürel değerlerine zarar verecek yeni girişimlerde bulunulmamalıdır. Danıştay kararının arkasından dolanmayın, daha fazla kamu zararına yol açmayın." denildi.
Egedesonsöz'ün haberine göre, Çevre dernekleri, meslek örgütleri ve vatandaşlar tarafından 12 Şubat 2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan “Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi”nin sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararnamesi'ne yönelik açılan davada iptali istenmişti.
Danıştay 4. idare Dairesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Çeşme Projesi ile ilgili vermiş olduğu bozma kararına uydu ve projeyi iptal etti.
İptal kararından sonra TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, EGEÇEP, İzmir Yaşam Alanları, ÇEŞÇEP ve davacı vatandaşlar, Mimarlık Merkezi’nde basın açıklaması düzenledi.
AKDEMİR: HUKUKUN KENDİNİ HİSSETTİRMEYE ÇALIŞTIĞI BİR DÖNEM
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, başlangıç konuşmasında “Yaklaşık 5 yıldır süren bir mücadeleden bahsediyoruz. 22 yıldır yaşanan talan politikalarına direncimizin bir başka yüzü Çeşme Projesi. Bu mücadele, kentin bütün bileşenleri ile yürütülen bir mücadele. Halkımızla beraber yürüttüğümüz bir mücadele. Bu hukuki mücadelenin yeni bir aşamasına geldik. Hukukun kendini hissettirmeye çalıştığı bir dönemi yaşıyoruz. Hukukun yok olmuş ve bizim de varmış gibi yaptığımız bir dönemdeyiz. Çeşme Projesi’nde kazandığımızı iddia ettiğimiz süreçteyiz” ifadelerini kullandı.
YILMAZ: DAVAYA MÜDAHİL OLMAMIZ İSTENMEDİ
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz söz alarak, “Çeşme Yarımadası'nı kapsayan böylesi önemli Cumhurbaşkanlığı kararı. Önce idare kararı bozma kararıydı sonra da görevlendirme nedeniyleydi. Danıştay 4. idare Dairesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu karara uydu. Sonra karar ortadan kalkmış oldu. Sonucun değişmeyeceğini rahatça söyleyebiliriz. Doğru ve hukuka uygun bir karardır. İçeriği ne yazık ki ehli yokluk kapsamında. Daha önce Danıştay kararları emsal olarak sunulmuştu. Baro olarak yasal hükümlülüğümüzü yerine getirmezsek suç işlemiş oluruz. Bu tür davalarda İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası’nın 10 yıl önceki süreçlerde davalara katılması kabul görüyordu. Davaya müdahil olmamız istenmedi. Bu davalarda İzmir Barosu’nun bulunmasını istemeyen bir anlayış var. Aslında burada yapılmak istenen hukukun üstünlüğü ilkesinden ayrılan, yargının siyasallaştığı, taraf olarak hissettirdiği bir sürecin sonucu. Eskiden hukuka aykırı bir karar çıktığını da gerekçelerini tartışıldığı olurdu. Şimdi arkasında da ne çıkacak diye tartışır hale geldik. İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası’nın taraf olarak görülmemesi doğru değil. Bizler mücadelemize devam edeceğiz. Bu karar Çeşme’nin, ülkenin geleceği için doğru bir karardır” şeklinde konuştu.
ÖZYURT: SU OLMAYINCA SAĞLIK OLMAZ
İzmir Tabip Odası Başkanı Mehmet Ceyhun Özyurt, şunları söyledi:
“Bizim de müdahil olmamız talebine müdahil olmayacağımıza yönelik bir karar verildi. Çevrenin sağlığı olmadığı sürece yaşayanların da sağlığı olamaz. Çeşme Barajı kış şartlarında bile suyu karşılamaya yetmiyor. Turizm yatırımlarının oraya geldiğini düşünün. Başka barajlar da harcanır. Oraya karşılığını veremezsiniz, su olmayınca sağlık da olmaz. Sağlıklı olmak açısından çevremizde suyun azalmaması gerekirdi. Bu proje iptal edilmeseydi Çeşme’nin suyunun ne hale geleceğini düşünmek istemiyorum. 6023 sayılı yasaya göre dördüncü maddesinde Türk Tabipleri Birliği’nin ve İzmir Tabip Odası’nın bu davada müdahil olacağına dair yazılar var. Biz de buna dayanarak bunu sürdürmeye gayret ettik. Anlaşılmaz bir kararla hem Baro hem Tabip Odası mahkeme sürecinin dışında bırakıldı. Bunun arkasını takip etme imkanımız varsa edeceğiz. Son zamanlarda yaşanan Baro’yu mahkeme dışında bırakmak çok kötü bir karardır. Biz de bu çabamızı desteğimizi bırakacak değiliz. İnsan sağlığı için çevre sağlığı şarttır. Çeşme yeni bir kurtuluş günü kazandı. Umarım başka kurtuluş günleri peşinde koşmayız, bu son olur. “
EGEÇEP’in Avukatı Arif Ali Cangı ortak basın metnini okudu.
Metinde şu ifadeler yer aldı:
“13 Eylül 2019 tarihli RG'de yayımlanan İzmir, Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi sınırları, 12 Şubat 2020 tarihli RG'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile genişletilmek suretiyle sınırlar yeniden belirlenmişti. Bu kararla, güneye doğru orman alanları, kıyılar, deniz alanı ve koruma alanları, meralar, tarım alanları ve Carufa Adası da dahil edilerek, önceki 11 ayrı turizm alanı ile birlikte Yarımadanın yüzde 40’ına tekabül eden bir bölge turizm alanı olarak ilan edilmek suretiyle. turizm adı altında talan ve yağmaya açılmak istenmiştir.
Kararın iptali için, İzmir Barosu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, İzmir Tabip Odası ile EGEÇEP, İzmir Yaşam Alanları, ÇEŞÇEP bileşenleri ve 141 İzmirli yurttaş üç ayrı dava açmıştı. Davanın Yargılama aşamalarında manidar gelişmeler yaşandı.
Danıştay'da görülen davada, 27 Ekim 2022 tarihinde mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda; "...şimdiye kadar hiç olmadığı kadar büyük bir kara alanı ve 2.292 hektar deniz alanını da kapsayan bir sınır belirlendiği, Çeşme KTKGB sınırlarının kara bölümünde kalan alanın yüzde 65’inin üst ölçekli planlarla yapılaşmaya, kullanmaya, geliştirmeye kesinlikle açılmaması gereken "nitelikli alanlardan oluştuğu, 16.000 hektarın üzerinde bir alanın tümüyle halka kapatıldığı, işlemin dayanağı olan gerekçe rapor ve kapsam belirleme raporunun gerçekleri yansıtmadığı ve alan belirleme kararında "kamu yararı" bulunmadığı..." belirleme ve değerlendirmeleri yapılmıştı İşlemin açıkça hukuka aykırı olduğunu gösteren bilirkişi raporuna rağmen davayı gören Danıştay 6.Dairesi yürütmeyi durdurma talebimizi anlaşılmaz biçimde reddetmişti. Yaptığımız itiraz sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK) kararıyla yürütmeyi durdurma kararı alabilmiştik. Buna karara rağmen, Danıştay 6.Dairesi davanın reddine karar vermişti. Kararın temyizi üzerine hukuka aykırı karar DİDDK tarafından bozulmuştu.
Yapılan son aşama yargılama sonunda görev bölüşümü sonucu Danıştay 4. Dairesi'ne düşen dosyamızda 31 10.2024 tarihli 2024/3349 Esas, 2024/6017 Karar sayılı karar ile dava konusu Cumhurbaşkanı işleminin iptaline karar verildi. Kararın gerekçesinde özetle; "...işlemle 16.000 hektarın üzerinde bir alanı kapsayacak şekilde yeniden belirlenen Çeşme KTKGB sınırları incelendiğinde; alanda, 1., 2. ve 3. derece Arkeolojik Sit Alanlarının, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı İçme-Kullanma Suyu Havzasının, Kesin Korunacak Hassas Alanlar, Nitelikli Doğal Koruma Alanları ve Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanlarından oluşan Doğal Sit Alanlarının, Akdeniz Foku Yaşam Alanları gibi alanların ve çeşitli ekosistemlerin bulunduğu ve mevzuat düzenlemeleri ile korunan yapılaşma yasağı ya da kısıtlı yapılaşma olanağı bulunan söz konusu alanların bir çoğunun dava konusu işlemle belirlenen sınır üzerinde yer aldığı (...) deniz alanlarını da kapsayan bu denli büyük bir alanın, gereklilikleri açıklanmadan "bütüncül planlama kararlarının geliştirilmesine olanak sağlanması" soyut ve genel amacıyla, eksik araştırma ile hazırlanan Gerekçe Raporuna dayalı olarak KTKGB sınırlarına dahil edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir..." denilmektedir.
Bu kararla, 13 Eylül 2019 tarihine kadar belirlenen Çeşme KTKGB sınırlarının daha fazla genişletilmesinin önüne geçilmiştir. Artık Çeşme Yarımadası sadece korunmalı, bölgenin doğal ve kültürel değerlerine zarar verecek yeni girişimlerde bulunulmamalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığına çağrıda bulunuyoruz, Danıştay kararının arkasından dolanmayın, daha fazla kamu zararına yol açmayın.
Kararın, İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası'nın dava ehliyetlerinin olmadığı bölümüne katılmamız mümkün değildir. Hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunma, bu kavramlara işlerlik kazandırma yasal yükümlülüğü olan İzmir Barosu ile toplum sağlığının korunması alanında kamusal görevi olan İzmir Tabip Odası, böylesi hukuka aykırı değerlendirmelerle ortak mücadelemizden kopartılamazlar.
Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da kentimizin ve bölgemizin ortak yaşam alanlarının, müşterek varlıklarının korunmasının takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
YORUMLAR
YORUMLAR
Yorum Yap