CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Baroların bölünmesi beka sorunudur, vatana ihanettir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmasında barolarla ilgili yasa tasarısına değindi. Kılıçdaroğlu, “, iktidara karşı olan barolar, etnik kimlik anlamında bölünün barolar. Böyle bir amaçla baroların bölünmesi vatana, Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanettir. Bahçeliye sesleniyorum. Bu ülkenin bekasından bahsediyorsa, yarın etnik kimlik anlamında bölünen, inanç anlamında bölünen bir baroyu nasıl savunacaksın. Ülkeye beka savunan bu girişimdir. Baro siyasi bir kuruluş değildir. Bir ülkede iki maliye bakanı, iki merkez bankası, iki vali, iki kaymakam olmaz. Şimdi siz adamına göre, siyasetine göre baro kuruyorsunuz. Bu ülkeyi bölmek parçalamak yolunda atılan adımlardan birisidir. Bana biat eden baro olsun diyorlar. Bu ülkede bir beka sorunu çıkacaksa bu tür adımlardan çıkacaktır” dedi.
- | Son Güncelleme:
- | İzmir'de Son Dakika
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmasında barolarla ilgili yasa tasarısına değindi. Kılıçdaroğlu, “, iktidara karşı olan barolar, etnik kimlik anlamında bölünün barolar. Böyle bir amaçla baroların bölünmesi vatana, Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanettir. Bahçeliye sesleniyorum. Bu ülkenin bekasından bahsediyorsa, yarın etnik kimlik anlamında bölünen, inanç anlamında bölünen bir baroyu nasıl savunacaksın. Ülkeye beka savunan bu girişimdir. Baro siyasi bir kuruluş değildir. Bir ülkede iki maliye bakanı, iki merkez bankası, iki vali, iki kaymakam olmaz. Şimdi siz adamına göre, siyasetine göre baro kuruyorsunuz. Bu ülkeyi bölmek parçalamak yolunda atılan adımlardan birisidir. Bana biat eden baro olsun diyorlar. Bu ülkede bir beka sorunu çıkacaksa bu tür adımlardan çıkacaktır” dedi.
Adaletin en önemli ayaklarından birisinin avukatlar olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “ Hakim var, savcı var avukat var. Üçünün olmadığı yerde adalet olmaz. Dünyanın bütün ülkelerinde bu üç kural vardır. Tarihsel kimliği vardır. Barolarla ilgili kanun teklifi verildi. Baroların bölünmesine itiraz ediyorlar. Niye ayrıştırıyorsunuz diyorlar. Baro başkanları yerde, arkada polis kordonu var. Bu tabloyu kim görürse görsün Türkiye’de demokrasinin olmadığı kanısına varır. Devleti yönetenlerin böyle bir ortamı yaratmamaları lazım. Devlet baskıyla yönetilirse böyle bir fotoğraf ortaya çıkar. Bu kadar büyük zararı başka kimse veremez. Avukatları bırakmıyorlar. Mansur Yavaş çadır gönderdi. Vermediler. Su vermediler. Sonradan su verilmesini kabul ettiler. Sandalye vermediler. Yemek vermediler. Devleti kin alma duygusuyla yönettiğinizde bu tablo ortaya çıkar. Bu tablo Türkiye demokrasisine darbe vuran bir tablodur. Dünyanın hiçbir ülkesinde de baro başkanlarına böyle bir muamele yapılmaz. Ama 21. Yüzyıl Türkiyesinde bunlar yapılıyor. İktidardan yana barolar, iktidara karşı olan barolar, etnik kimlik anlamında bölünün barolar. Böyle bir amaçla baroların bölünmesi vatana, Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanettir. Bahçeliye sesleniyorum. Bu ülkenin bekasından bahsediyorsa, yarın etnik kimlik anlamında bölünen, inanç anlamında bölünen bir baroyu nasıl savunacaksın. Ülkeye beka savunan bu girişimdir. Baro siyasi bir kuruluş değildir. Bir ülkede iki maliye bakanı, iki merkez bankası, iki vali, iki kaymakam olmaz. Şimdi siz adamına göre, siyasetine göre baro kuruyorsunuz. Bu ülkeyi bölmek parçalamak yolunda atılan adımlardan birisidir. Bana biat eden baro olsun diyorlar. Bu ülkede bir beka sorunu çıkacaksa bu tür adımlardan çıkacaktır. “
Kılıçdaroğlu grup konuşmasında şu bilgileri verdi: “Kütahya Belediyesinde eski bir milletvekilinin kızı hiçbir sınav yapılmadan özel kalem müdürü yapılıyor ve memur kadrosu veriliyor. Çok alışık olduğumuz bir kural. Babasının hatırı vardır olabilir. Bu kadar iyi niyetli yaklaşıyorum. Fakat bu kız Kütahya’da oturmuyor. Ankara’da oturoyur. Kütahya’ya hiç gitmemiş. 143 gün Ankara’da oturmuş. Yurt dışına ara sıra çıkmış. Rapor almış, onu göndermiş belediyeye. Tıkır tıkır da aylığını almış. Kütahyalı gençlere soruyorum. Kütahya’da sanki hiç işsiz genç yok. Herkesin işi gücü var. Ne Yapalım özel kalem müdürlüğü yapacak adam kalmadı. Ankara’dan birisini transfer edelim mi deniyor? Olay şikayet ediliyor. İşe gelmediği için. Ayrıntılar var. Hiçbir tahkikat yapılmıyor. Soruşturma açılmamasını isteyen de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisi. Sonra Ankara’ya TOKİ’ye uzman olarak atıyorlar. Şimdi ben sınava giren 2.5 milyon gencimize soruyorum. Sen sınava girip alın teri dökerken Ankara’da oturup işe gelmeyene ücret ödeniyor. Sonra da TOKİ’ye atanıyor.”
YÖK’ü kaldıracağız
Gençlerin baskıcı, dikta yönetim istemediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Sen baskıyı kaldırabilecek misin? Gençler dayatmayı kabul etmiyor. Ben seçimlerimi bağımsız yaparım. Beni tek tipleştirmeye özenme diyor. Beni kobay olarak kullanma diyor. Erdoğan 18 yılda 15 kez eğitim sistemini değiştirdi. Bu gençler sana güvenir mi? Gençler adalet, fırsat eşitliği istiyor. Gençler saygı görmek istiyor. Z kuşağına söz veriyoruz. YÖK olmayacak, kaldıracağız. Üniversiteler özerk olacak” dedi.
Devlet kinle yönetilmez
Zor bir dönemden geçtiğimizi hatırlatan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “ Bu dönem kavga değil, bir arada olma dönemidir. Biz bunu söylüyoruz ama yaşadığımız sorunlar var. Bu sorunlara değinmek görevimiz. Bu ülkeye demokrasi gelsin diye bedel ödeyen bir partiyiz. İstanbul Şehir Üniversitemiz kapatıldı. Niye kapatıldı? Maltepe’de TEKEL’in güzel bir binası tahsis edilmişti. İntikam almak için kapattılar. Ahmet Davutoğlu’ndan. Neden hak, hukuk, adalet diyorsun? Dediler. Resmi gazetede yayınladı. Devlet kinle, öfkeyle yönetilmez. Kini, öfkeyi öne alırsanız, devleti yıpratırsınız. Devlet yönetiminden bilgi, tecrübe olması lazım. Siz bu benim rakibim, üniversiteye kurdu? Kapatayım diyorsunuz. Gün gelir, devran döner bu üniversite de açılır.”
YORUMLAR
Yorum Yap