Danıştay deprem sonrası Bayraklı’da orman alanına konut yapılması kararına karşı açılan davada önemli karar
Danıştay 8. Dairesi, Bayraklı’da deprem sonrası bazı alanların orman sınırı dışına çıkarılarak konut yapımına izin veren karara karşı açılan davayı kabul etti. Erol Göksu, Ertuğrul Barka, Ahu Tahmilci, Senih Özay, Ege Dilik, Anıl Kayışoğlu, Hilal Elbüken ve Suzan Bayrak’ın açtığı davada Danıştay, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün “hasım” konumuna alınmasına ve kararın taraflara bildirilmesine karar verdi.
- | Son Güncelleme:
- | İzmir'de Son Dakika
Danıştay 8. Dairesi, Bayraklı’da deprem sonrası bazı alanların orman sınırı dışına çıkarılarak konut yapımına izin veren karara karşı açılan davayı kabul etti. Erol Göksu, Ertuğrul Barka, Ahu Tahmilci, Senih Özay, Ege Dilik, Anıl Kayışoğlu, Hilal Elbüken ve Suzan Bayrak’ın açtığı davada Danıştay, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün “hasım” konumuna alınmasına ve kararın taraflara bildirilmesine karar verdi.
Davacılar arasında yer alan Avukat Senih Özay, “İzmir Depremi sonrası ‘Konut yapılsın, krediler devreye girsin’ diye Orman Alanı tahsisine ilişkin 26 Kasım 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı işlemine dava açmıştık 17 Şubat 2021 tarihinde dosyayı ele alabilmişler, devletten savunma istemişler bize de bugün 22 Mayıs da bilgi gelebildi. Tc. Cumhurbaşkanlığı yanına Tarım Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğünü sokmuşlar” dedi.
TMMOB: Bir felaketin yaraları sarılırken bir başka felakete zemin hazırlanmasın
Depremzedeler için kalıcı konutların yapılacağı alanının 58 can kaybının yaşandığı Laka Deresi Havzası’nda kaldığı da ortaya çıkmıştı. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulunun hazırladığı raporda; “Bir felaketin yaraları sarılırken bir başka felakete zemin hazırlanmasın. Ormanlar ve yeşil alanlar deprem mağdurlarına sahip çıkma bahanesi ile daraltılamaz” ifadeleri dikkat çekti.
Olası sel felaketinin önüne bu alandaki çalışmayla geçilmişti
“Ege Denizi Seferihisar açıklarında 30.10.2020 tarihinde meydana gelen depremde maalesef onlarca vatandaşımız hayatını kaybetmiş, binlerce vatandaşımız da evsiz kalmıştır. Acımız büyük… Ancak İzmir’e yakışan bir dayanışma ve yardımlaşma örneği gösteren İzmirliler yaralarını sarmaya çalışıyor” denilen raporda şu bilgiler verildi:
“Tam da bu sırada, tapuda orman olarak kayıtlı Bayraklı İlçesi 2261 ada 59 parselin yaklaşık 360,00 hektarı ve 14,18 hektarlık 37908 ada 2 parselin tamamının evlerini kaybeden vatandaşlarımız için kalıcı konut yapılmak üzere orman dışına çıkarılması için çalışma yapıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu alan; Yamanlar dağından başlayan ve yaklaşık 1.750,00 hektarlık su toplama havzasına sahip Laka Deresi Havzası içinde kalmaktadır. İzmir’de 1995 yılında meydana gelen sel felaketi sonucu yitirdiğimiz 65 vatandaşımızın 58’i Laka Deresi Havzası’ndan gelen sellere kapılarak hayatını kaybetmiştir. Sel felaketinden hemen sonra dönemin orman idaresi yetkililerince yerinde yapılan inceleme sonucunda büyük felaketin yaşandığı Laka Deresi Havzası’nda yüzeysel akışın bertaraf edilmesi için hemen çalışmalara başlanmasına karar verilmiş ve erozyon kontrolü yapılması planlanan toplam 1.326,53 hektarlık hazine arazisi Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilerek orman rejimi içine alınmıştır. Çalışmalar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla dönemin Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü’nce yürütülmüştür. Yapılan binlerce km. teras, yüzlerce m3 kuru duvar eşik, harçlı duvar ve tersip bendi gibi erozyon kontrolü düzenlemeleriyle, dikilen yüz binlerce fidan sayesinde yüzeysel akış kontrol altına alınmış ve olası sel felaketlerinin önüne geçilmiştir. Ancak akla ve bilime göre yapılmış başarılı uygulama sahasında aradan geçen zamanla felaket unutularak sahanın yaklaşık 74,00 hektarlık bölümü 2010 yılında şehir hastanesi yapılmak üzere sağlık bakanlığına tahsisi edilmiş ve inşaatı halen devam etmektedir. Bu defa da belirtilen alanın geriye kalan (3.753,604 m2) 375,00 hektarlık bölümü, 6831 sayılı yasanın Ek.16 maddesine göre orman dışına çıkarılarak depremzedelere kalıcı konut yapılmak üzere Toplu Konut İdaresine (TOKİ) devri yapılacaktır.”
Bir felaketten kaçarken yeni bir felaketin zemini oluşturulmamalıdır
Depremzedelerin daha güvenli bir yerde kalıcı konutlarına bir an önce kavuşturulması gereğine dikkat çekilen açıklamada, “Ancak; deprem gibi sel baskınının da önemli bir doğal afet olduğu göz ardı edilmemelidir. Ayrıca İzmir merkezinin yeşil alan ve orman bakımından sınırlı olanaklara sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Buna karşın; yoğun emek ve milyonlarca lira para harcanarak yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan değer ile İzmir için hayati bir önem kazanan bu orman arazisinin depremzedelerin konut ihtiyacının karşılanması gibi hassas bir gerekçeye sığınılarak yeni bir rant alanı yaratılmasına asla izin verilmemelidir. Sel felaketi de deprem gibi insanları ve yaşam alanlarını tehdit eden önemli bir doğa olayıdır. Bu alandaki erozyon kontrolü çalışmalarının sel önleyici fonksiyonu görmezden gelinerek izin verilecek yapılaşma ile bir felaketin yaralarını sarmaya çalışılırken bir başka felakete zemin hazırlanacaktır” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada şu tespitler de yapıldı:
Deprem Gerekçesiyle Belirlenen Alan Yürürlükte Bulunan Plan Kararlarına ve Koruma Statülerine Aykırıdır!
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından depremden etkilenen vatandaşların ihtiyacına yönelik olarak belirlenen rezerv alanı alelacele alınmış bir karar olup, bilimsel dayanaktan yoksun ve yürürlükteki plan kararları ve koruma statülerini hiçe sayan bir işlemdir.
- Söz konusu rezerv alan; Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan İzmir-Manisa 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “Bölge Parkı/Kentsel Yeşil Alan” ve “Orman Alanı” kullanım kararında kalmakla birlikte, alanın bir kısmında “Doğal Sit Alanı” sınırının yer aldığı,
- İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.09.2012 tarih ve 05.843 sayılı kararıyla uygun görülerek onaylanan 1/25000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planında söz konusu alanın “Orman Alanı”, “Günübirlik Tesis Alanı” ve Ağaçlık Karakteri Korunacak Alan” kullanım kararlarında kalmakla birlikte, alanın bir kısmında “Doğal Sit Alanı” sınırının yer aldığı,
- Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.03.2007 tarih ve 224 sayılı kararıyla uygun görülerek onaylanan 389 hektarlık alanda sit bütününde hazırlanan Karşıyaka Atatürk Ormanı 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planında bahse konu alanın bir kısmının “Orman Alanı” ve Günübirlik Tesis Alanı” kullanım kararında yer aldığı,
- Karşıyaka Belediye Meclisi’nin 05.07.2007 tarih ve 10/125 sayılı kararı, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 18.04.2008 tarih ve 01.1230 sayılı kararıyla uygun görülerek onaylanan 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planında söz konusu alanın bir kısmının, “Orman Alanı ve Günübirlik Tesis Alanı” olarak yer aldığı tespit edilmiştir.
- Kentsel alan içerisinde rezerv alan/alanlar olarak belirlenebilecek kamu mülkiyetindeki alanlar olup olmadığı konusunda bir araştırma yapıldı mı?
- Alternatif alan araştırması yapıldı ise yukarıda bahsedilen kaygıları oluşturan nedenler varken rezerv alan hangi kriterlere göre tercih edildi?
- Belirlenen bölgede 5 kat yüksekliğinde konutlar yapılacağından bahsediliyor. Kat yüksekliğine jeolojik etütler sonucunda mı karar verildi? Ortada bir jeolojik etüt raporu var mı?
- Yıkım olan bölgenin jeolojik etüdü olmamasına rağmen hangi çalışmaya istinaden yeniden bina yapılması öngörülmektedir?
YORUMLAR
Yorum Yap