Kolokteral Cerrah Prof. Dr. Terzi'den kalın bağırsak kanserinde tehlike çanları uyarısı
Son yıllarda artış gösterilen kalın bağırsak kanserine ilişkin uluslararası düzeyde yapılan kapsamlı araştırmalar, hastalığın artık 50 yaş altı nüfusta ve yoksul kesimlerde artışa geçtiğini gösteriyor. Bilim insanları, hasta profilindeki değişikliğin yaşam biçimi, sosyoekonomik seviye ve tarama olanaklarına erişim zorluğu ile yakından ilişkili olabileceğine dikkat çekiyor.
- | Son Güncelleme:
- | İzmir'de Son Dakika

Kalın bağırsak kanseri kanseri alanındaki uzmanlığıyla Türkiye’de ve dünyada tanınmış bir isim olan Kolokteral Cerrah Prof. Dr. Cem Terzi, Kalın Bağırsak Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla Egeli Gazete’ye hastalığa ve risklerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Efsun Erbalaban Yılmaz: Hocam hoş geldiniz. Kalın bağırsak kanseri dünyada en sık rastlanılan kanser türlerinden, dünyadaki ve ülkemizdeki seyrini anlatır mısınız?
Prof. Dr. Cem Terzi: Çok teşekkür ederim. Hoş bulduk. Mart ayı bütün dünyada Kalın Bağırsak Kanseri Farkındalık ayı olarak değerlendiriliyor. Hemen hemen bütün ülkelerde kalın bağırsak kanserinin ne olduğu ve nasıl önlenebileceği, nasıl tedavi edilebileceğiyle ilgili vatandaşları bilgilendirmeye yönelik etkinlikler yapılıyor. Türkiye'de de uzun yıllardır her mart ayında bu alandaki dernekler, hekimler, tabip odaları, Türk Tabipler Birliği pek çok etkinlik yapıyorlar. Ben de bir kolokteral cerrah olarak özellikle mart ayında hem basında hem televizyonda programlara katılarak, yazılar yazarak bu konudaki yeni gelişmeleri aktarmaya çalışıyorum.
Kalın bağırsak kanseriyle ilgili önemli gelişmeler var. Akciğer kanseri, meme kanseri ve kalın bağırsak kanseri, bu üçü kanserde en çok ölümlere yol açan hastalıklar. Biliyorsunuz akciğer kanseri genellikle sigara, tütün kullanımı yüzünden. Onunla ilgili bir büyük bir mücadele yürütülüyor zaten bütün dünyada. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen ve tarama programlarıyla azaltılmaya çalışılan bir hastalık, onu da biliyorsunuz. Üçüncü sırada artık hem kadınları hem erkekleri ilgilendiren kalın bağırsak kanseri var. Kalın bağırsak kanserinde bir artış var.
“Alarm zilleri gençler için de çalıyor”
Efsun Erbalaban Yılmaz: Hastalığın sebebi nedir?
Prof. Dr. Cem Terzi: Geçtiğimiz yıllarda hem yaşam biçimi ile ilgili faktörleri sıralıyorduk. En çok söylediğimiz şey aşırı kırmızı et tüketimi, aşırı şişmanlık, kilo almak, tip iki diyabet, sedanter tipi yaşam tarzı, yani spordan uzak, fiziksel aktiviteden uzak bir yaşam biçimi, kötü beslenme. Kötü beslenmeden de kasıt obeziteye yol açacak, şişmanlığa yol açacak aşırı yağlı besinler, aşırı işlenmiş ete, işlenmiş gıdaya dayalı bir beslenme tarzını suçlayıp insanlara yaşam değişikliği önerileriyle gidiyorduk. Bunlar hala geçerli, yani obeziteyle, karın etrafındaki yağ miktarı ile kalın bağırsak kanseri görülme sıklığı arasında ciddi bir ilişki var. Hareketsizlik, kötü beslenmeyle, sigara kullanımı da buna dahil, sigara da en önemli nedenlerden biri. Ama sadece bunlarla açıklanamayacak bir artış var. O da gençlerde görülen kalın bağırsak kanseri. Bu yeni bir durum. Ve bu durum hem varsıl ülkelerde görülüyor. Amerika Birleşik Devletleri gibi, Avrupa Birliği ülkeleri gibi hem de bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde de elli yaşın altında görülüyor. Kalın bağırsak kanseri bir yaşlı hastalığıydı, 60 yaşın üzerinde, 70 yaş civarındaki insanlarda karşılaştığımız bir yaşlı hastalığıydı. Şimdi öyle değil, şimdi alarm zilleri gençler için de çalıyor. Ve bunun tam olarak nedenini bilmiyoruz. Henüz araştırmalar yetersiz. Yani niye hastalığın başlangıcı bu kadar erken bir yaşa elli yaşın altına kaydı? Bunu tam olarak bilmiyoruz.
Efsun Erbalaban Yılmaz: Birçok hastalık için stres faktörünün etkili olduğu söyleniyor, aynı şey kalın bağırsak kanseri için de geçerli midir?
Prof. Dr. Cem Terzi: Stresten ziyade yine yaşam biçimi ve beslenme alışkanlıkları çok önemli ama bununla açıklanamayacak bir artış söz konusu. Geçen yıl iki önemli bilimsel makale yayınlandı. Çevresel faktörleri suçluyor, genç yaşta karşı karşıya kaldığımız kimyasallar, toksik maddeler. Bunlar bizim vücudumuzda ve genetik yapımızda yol açtığı mutasyonlar ve kansere dönüşümü tetikleyen olaylar. Çevre temizliği, çevre kirliliği, hava kirliliği, sudaki kimyasallar, çalışma ortamlarında, fabrikalardaki kimyasallar, mikro plastikler, aşırı plastik kullanımı, o plastik kullandığımız mikro plastiklerin bir şekilde sindirim sistemini ve solunum sistemine dahil olması. Bunun gibi çevresel faktörler ve bu çevresel faktörlerin etkilediği genetik faktörler var ama henüz bilimsel çalışmalar bunların açısından çok yetersiz. Çünkü bu çalışmaları yapmak çok zor. Çok büyük maliyetli, büyük toplumsal grupları incelemeye almanız lazım, on binlerce insan demek. Bir de uzun sürüyor. Dolayısıyla da özel sektörün hiç ilgi duyduğu bir çalışma alanı değil. Kamu da araştırmaları desteklemediği neden kalın bağırsak görülme yaşı bu kadar erken yaşlara indi bunu ortaya koymuş değiliz.
“Gençler hastalığı kendilerine yakıştırmıyor”
Prof. Dr. Cem Terzi: Bir de gençlerde şöyle bir sorun var. İnsanlar kendilerine yaşları nedeniyle bu hastalığı yakıştırmıyorlar. O yüzden kontrole gitmiyor. Mesela makattan kanama şikayeti oluyor ki bu önemli bir şey. Bu hemoroittir diyor. Ya da doktora gitti 30 yaşında gencecik bir delikanlı makattan kanama şikayetiyle gelmiş. Ama tetkik yapılmıyor. Ona bir hemoroit, basur reçetesi veriliyor, tedavisi veriliyor. Sonra bir anlaşılıyor ki aslında bu bir kalın bağırsak kanseri. Dolayısıyla bakıldığında gençlerde hastalığı yakalama evresi geç. Erken evrede yakalanmıyor. Çünkü bunlar tarama programlarında da yer almıyorlar. İyi ya da kötü Türkiye'de bir kalın bağırsak kanseri tarama programı var. Bu tabi 50 yaşın üzerindekiler için isteniyor birinci basamak aile hekimleri tarafından. Eğer orada bir pozitiflik varsa yani dışkıda kan varsa onlara yapıp bir şey olup olmadığına bakılıyor. Böyle bir tarama programı var ama bu gençleri kapsamıyor. Bu yaşlılara yönelik bir tarama programı. Dolayısıyla gençler de tarama programından faydalanmalıdır. Böyle olunca da erken tanı koyma olasılığı kalmıyor.
“Tarama yaşı 50’ye düşürülsün”
Prof. Dr. Cem Terzi: Bu yüzden şu mesajı verelim. İlki, ABD’de kalın bağırsak kanseri tarama yaşı 50’den 45’e düşürüldü. 40-45 yaşında olan herkesin en az bir kere bir kolonoskopi yaptırıp, kalın bağırsağında bir polip var mı, kansere dönüşecek bir durum var mı onun ortaya konması lazım. Çünkü eğer böyle bir durum varsa kolonoskopide aynı zamanda tedavi de ediliyor. O polipi çıkardığınız zaman bu kansere dönüşmüyor. Yani kalın bağırsak kanseri tamamen önlenebilir bir hastalık. Herkese kolonoskopiyle ulaşabilsek, herkesteki polipi temizleyebilsek bu hastalığı ortadan kaldırır. Bunun için de tarama yaşını düşürmemiz gerekiyor. Tarama yaşını düşürmemiz ve yaygınlaştırmamız gerekiyor.
“İkinci alarm zili yoksullar için çalıyor”
Efsun Erbalaban Yılmaz: Sosyoekonomik durum hastalığı etkiliyor mu?
Prof. Dr. Cem Terzi: ABD ve diğer Batı ülkelerinde yapılan çalışmalara baktığımızda gençlerden sonra ikinci alarm zili de yoksullar içinde çalıyor. ABD’de gelirin en düşük olduğu haritayla kalın bağırsak kanseri haritasını üst üste koyduğunuzda birebir oturuyor. Nedene bakıldığında yoksullarda zaten bu bahsettiğimiz risk faktörleri sigara içimi daha yükselir, kötü beslenmeye bağlı obezite daha yüksektir Ama ek olarak taramaya erişim daha azdır. Tarama programları bu insanlara ulaşmıyor onların ayaklarına gitmiyor. Erken tanı konmuyor. Tanı konanlarda da gerekli ve yeterli tedaviye erişim daha az. Muhtemelen bu bütün dünyada böyle. Türkiye'de de yapılsa kırsal kesimde yaşayan insanlarda ve yoksullarda tarama programlarına erişim daha az bulunacak. Dolayısıyla bu hastalığa bağlı ölüm oranı da daha yüksek olacak, tanı geç konulduğu için.
Efsun Erbalaban Yılmaz: Türkiye’de yapılması gerekenler, alınması gereken önlemler nelerdir?
Prof. Dr. Cem Terzi: Kanserle mücadele bireysel bir mücadele değildir. Yani insanlara sadece ‘sigara içmeyin, spor yapın’ demekle kanserle mücadele edemezsiniz. Mesela iyi beslenin demek için iyi beslenmeyi teşvik edeceksiniz. Akdeniz tipi beslenmeye, taze meyve ve sebzeye erişimin daha ucuz ve daha kolay olmasına çalışacaksınız. Obeziteyle mücadele edebilmemiz için insanların spor yapmaya vakit bulunması, sporun bireysel bir şeyden çıkarıp, bir toplumsal herkesin spor yapabildiği hale getirilmesi gerekiyor. Mesela en faydalı olan beyaz et balıktır, fast food dediğimiz işlenmiş etler, patates kızartmaları kanserojen maddeler içerirler. Hem şişmanlığa yol açarak kanseri arttırırlar hem de kendi içerikleri toksik maddelerle kanseri arttırırlar. Dolayısıyla çocukluktan itibaren insanlara sağlıklı beslenme yani bol sebze, bol meyve ve düzgün proteinlerle beslenme imkanları sunmamız lazım. Bunun için de yoksul ve çalışan kesimleri desteklemeniz gerekiyor. Bunu da önce hükümetler yapabilir. Hem meme kanseri için hem kalın bağırsak kanseri için hem akciğer kanseri için tarama programlarının sadece hükümetlerin yapabileceği bir şey.
Efsun Erbalaban Yılmaz: Değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Cem Terzi: Ben teşekkür ederim.
YORUMLAR
Yorum Yap